Dünyanın gözü Ada'daki seçimde! Kıbrıs Türkü ya özgürlüğü ya da AB-Rum-İsrail esaretini seçecek

Kuzey Kıbrıs’ta, yaklaşık 218 bin seçmen yeni cumhurbaşkanını seçecek. 6’sı bağımsız 8 aday yarışıyor. Çekişme, ‘iki devletli çözüm’ü savunan mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile “Rumlarla federasyona” sıcak bakan Tufan Erhürman arasında yaşanacak.
YILMAZ BİLGEN - Kıbrıs’ta tarihî seçim için on binler bugün sandık başına gidiyor. UBP Meclis Üyesi Özgür Yeleğen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki seçimde sadece bir cumhurbaşkanını belirlemenin ötesinde Doğu Akdeniz jeopolitiğinin kaderi de oylanacak görüşünde. Seçimleri değerlendiren Özgür Yeleğen şunları dile getirdi:
Bugün Rum tarafı, Avrupa Birliği’nden aldığı örtülü desteklerle yeni bir kuşatma stratejisini sahneye koyarken, İsrail ve Yunanistan ekseni de bu oyunun güvenlik mimarisini inşa etmekte. “Doğu Akdeniz enerji ortaklığı” adı altında yürütülen süreç, aslında Kıbrıs Türk halkını bölgesel denklemin dışına itme planı. Rum yönetimi, Tel Aviv ve Atina arasında kurulan enerji koridorunun Lefkoşa üzerinden AB’ye taşınması için yoğun diplomatik mesai yürütmekte.
Ancak bu planın önündeki en büyük engel, Kıbrıs Türk halkının egemen iradesi ve bu iradeyi temsil eden sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar çizgisi. Tatar, iki devletli çözüm vizyonuyla yalnız Kıbrıs Türklerinin değil, Türkiye’nin ve Türk dünyasının da güvenlik alanını savunmakta. Çünkü Kıbrıs meselesi bir ada sorunu değil, Türk milletinin denizlerdeki varlık hakkının sembolü.
O SÖZLER TESADÜF DEĞİL
CTP ve TDP çevrelerinin son dönemde AB fonları ve bazı yabancı STK’lar aracılığıyla “federal çözüm” söylemini yeniden ısıtmaları tesadüf değil. Bu söylem, 2004 Annan Planı sürecinde olduğu gibi, Kıbrıs Türk toplumunu bir defa daha statüsüzleştirme riskini taşımakta. “Eşit yurttaşlık” maskesi altında yürütülen bu propaganda, Rum tarafının fiilî egemenliğini meşrulaştırmaya yönelik.
Kıbrıs Türk halkı, bu seçimde bir tercihten fazlasını yapacak. Ya kendi devletini, kimliğini ve istiklalini savunacak, ya da uluslararası projelerin taşeronu hâline getirilen sözde sivil platformlara teslim olacak.
İsrail ve Rum lobilerinin Avrupa Parlamentosunda yürüttüğü örtülü faaliyetler artık gizlenemez hâle gelmiş. Bu çevrelerin fonladığı medya organları, sosyal ağlar üzerinden “Tatar karşıtı” bir algı mühendisliği yürütmekte. Türkiye ile bağları zayıflatmayı, gençler arasında “federal çözüm romantizmini” aşılamayı hedefleyen bu kampanya, aslında çok uluslu bir psikolojik operasyonun parçası.
Türk Devletleri Teşkilatında açılan kapı, bu vizyonun somut sonucudur. KKTC artık yalnız Lefkoşa’nın değil, Türk dünyasının ortak siyasi bilincinin parçasıdır. Bu nedenle sandığa giden her seçmen, yalnız bir aday için değil, devletin geleceği, Akdeniz’deki varlığı ve millî iradenin sürekliliği için oy kullanacak.