Ülkemizin en önemli problemlerinden biri konut... Depremler ve kentsel dönüşüm hamlesi sebebiyle özellikle kiralık konuta ulaşmak son yıllarda daha zor oldu. Bir eve bir asgari ücret giriyorsa, o ailenin kirayı ödedikten sonra yaşaması için pek bir şey kalmıyor elinde. Hele de İstanbul'da. En ücra köşelerde, en oturulamayacak evlere bile 20 bin lira isteyen insafsızlar var. O insafsızlar yıkılmak üzere olan evlerine tek kuruş harcamadan 20 bin lira ve üzerinde kira istemekten hiç çekinmiyor. Üstelik harabe olan o eve hasbelkader kiracı bulduysa, o ücra köşelerde rayiç en az o seviyede belirlenmiş oluyor.
Kiralık ev sorunu, kentsel dönüşümle de arttı dediğim gibi. Evleri yıkılacak insanlar yana yakıla, nereden olursa olsun buldukları eve, ederinin çok üzerinde paralar ödemek zorunda kalıyor. Devletin verdiği kira yardımı da maalesef bu 'açgözlü' sisteme yetişemiyor. Dünkü gazetemizde harabe gibi evlerin lüks daire fiyatına kiraya verildiğine dair haberi okuduysanız görmüş olmalısınız... Evleri kiraya verecek emlak komisyoncuları dahi "kira bedelini söylerken utanıyoruz" diyorlar...
Peki bir de ev sahibi tarafından bakalım duruma. "Kötü komşu ev sahibi yapar" güzel bir atasözümüz de, kötü kiracı ne yapar insana? Kiralayana kadar "Eve şöyle iyi bakarım, kendi evim gibi davranırım, tertemiz teslim ederim" diyenler, öyle bir hâlde bırakıyor ki, ev sahibinin aldığı kiranın bazen yarısı bazen tamamı evin tadilatına gidiyor. Dünkü emlak sayfamızda da bir ev sahibinin böyle bir serzenişi vardı. Çıkan kiracı aidatları ödememiş. Bunu ödemek ya da ödetmekten ev sahibi sorumlu. Kiracı bırakıp gidince kalıyor borçlar ev sahibine. Dert yanan ev sahibi "Duvarlar tuval gibi kullanılmış, mutfak dolapları kırılmış, davlumbaz yanmış, banyo harap edilmiş, parkeler sökülmüş, kalorifer peteği yerinden çıkarılmış. Bu kadar şeyi sizce kaça yaptırabilirim? Aylık 10 bin liraya kiraya vermiştim. Sizce 120 bin liraya yapılır mı bütün bunlar" diyor ve son derece haklı. Bu harabeyle karşılaşan ev sahibi de evi elden çıkarma yoluna gidiyor. Yani "kötü kiracı da evden ediyor!" maalesef.
Asıl mesele, arzın talebe yetişmiyor olması. Malum 6 Şubat 2023'te 11 ilimizi yerle bir eden depremde yüz binlerce konut yıkıldı. Milyonlarca insanımız kentini, köyünü terk etmedi. Bulduğu çadırda, konteyner kentte barınmaya çalıştı. Devlet de TOKİ eliyle binlerce şantiye kurdu ve yüz binlerce daire, iş yeri ve köy evlerini peyderpey teslim etti, etmeye de devam ediyor... 453 binin üzerinde konutun teslimi ay sonuna kadar gerçekleştirilecek ama Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, hedeflerini 453 binde bırakmayıp; sayıyı 500 bine tamamlamak olduğunu bildirdi. Her bir konut, arzın talebi karşılaması için yeni bir adım olacak, sorun her geçen gün azalacak. Kentinde, köyünde kalamayan, korktuğu için ya da bütün yakınlarını kaybettiği için orada olmak için sebep bulamayan binlerce insan da Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Antalya başta olmak üzere, iş bulabileceği illerde yaşamaya başladı. Tabii bu akın da kiraların artmasında çok önemli bir gerekçe oldu. Deprem yılında 5 bin liralık evler o bölgede de fırsatçılar tarafından 15 bine, sonra 25 bine kadar yükselmişti... Devlet, TOKİ eliyle 500 bin sosyal konut hamlesini başlatırken, İstanbul'a özel olmak üzere bir de 'kiralık konut' çalışmasını devreye aldı. Yaklaşık 1.500 konut kiralık olarak inşa edilecek, devlet rayiç bedelin yarısı kadar kira karşılığı konutları kiraya verecek ve ev sahibi devlet, vatandaş kiracı olacak. Burada 3 yıllık periyotlar uygulanacak...
Bu önemli bir yöntem olacak. Devletin kiracı olduğu sistem, dünyanın birçok ülkesinde uygulanıyordu, bizde yeni başlıyor ve dilerim devamı gelir ve piyasayı da regüle edebilen bir sisteme dönüşür ama ondan önce yine devletin ev sahibi-kiracı ilişkisini düzene sokacak bir yöntemi kurması gerekiyor. Mesela bir evin kiralanır olabilmesi için ev sahibinin belli şartları sağlaması istenebilir. Badanası yapılmış, eksikleri giderilmiş, elzem olan demirbaş sağlanmış şekilde, noter benzeri bir ekspertiz sisteminden geçilmesi şart olmalı. Kiracı evi terk ederken devlet bu defa da ev sahibinin haklarının korunmasında 'denetleyici' görev üstlenmeli. Tabii yetkili kuruluşları aracılığıyla. Kiracı evi nasıl bıraktı, aidatları ödedi mi, demirbaşlara zarar verdi mi? Yani evden çıkmaya muktedir mi? Ev sahibi-kiracı davalarını en aza indirecek tek yol bu. Hatta fahiş kirayı önleyecek yol da bu bence...

