Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Dinle
Kaydet
Türkiye Gazetesi
'Para mı, özgürlük mü?' sorusunun cevabı
0:00 0:00
1x
a- | +A

Parodilere de konu olan, anlamaya çalışırken şaşırdığımız bir Z kuşağı gerçeği var. Yeni fikirlere açıklar, bulundukları yere ruh ve heyecan getiriyorlar. 1997-2010 arası doğanlara Z kuşağı diyoruz ama biz onlara 'milenyum kuşağı' dedik zamanında... Evet bu kuşak aslında, o yaştan büyük olanları da değiştirdi, değiştiriyor. Memnun olan var, memnun olmayan var ama sonuçta yaşadığımız bir durum. İşte bu yeni duruma kim nasıl bakıyor diye bir araştırma yapıldı. AGS Global tarafından yapılan araştırmaya göre, liderlerin sadece yüzde 11,1'i "En iyi anlaştığım kuşak Z kuşağı" diyor. Liderlerin yarısı, yani 2 kişiden biri ise 1981-1996 doğumlu olanların en iyi anlaştıkları yaş grubu olduğunu söylüyor. Yani 'Y' kuşağı... Çünkü kendi söylediklerini daha anlayabilen, yaş farkı kendisiyle daha az olan kuşak Y kuşağı... 5 yöneticiden biri ise 'tüm kuşaklarla' iyi anlaşıyor.

Tabii güven önemli. İşverenin çalışanlarından, çalışanların da işvereninden beklediği 'güven' ortamı ne araştırmalarda var, ne 'beklentileriniz nedir' sorusunun cevabında. Güven başka şey. Karşılıklı olmadığında sıkıntı var demektir. Bunun sonrasında 'sadakat' geliyor. Z kuşağında bu davranış şekli biraz sıkıntılı. İşverenler "Evet, Z kuşağı teknolojiye ve dijital araçlara doğuştan yatkın" olmasını en pozitif özellik olarak ifade etse de 10 liderden 6'sı sadakat problemi ile sık iş değiştirme eğilimini en güç durumlar olarak ifade ediyor.

İşveren tamam da, Z kuşağı ne istiyor peki?

Başlıktaki sorunun cevabı; önce özgürlük. Yani esneklik...

Malum esnek veya hibrit çalışma, pandemi ile girdi hayatımıza ve bir daha da çıkmadı. Bazıları evden devam ediyor, bazıları haftanın belli günlerinde iş yerinde buluşuyor ve adına hibrit deniyor. Mercedes, Vodafone gibi büyük, uluslararası ve binlerce çalışanı olan bazı kuruluşlar yaz aylarının tamamında 'uzaktan' çalışıyor. Yani bu şirketlerin çalışanları bağ evinde ya da deniz kenarında olması fark etmeden çalışıyor. Amaç, çalışanın özgür hissetmesi, yeni fikirler üretmesi. Buna inanıyorlar. Z kuşağı da tam olarak öyle düşünüyor. Araştırmaya göre liderlerin yüzde 52,8'i, "Z kuşağını şirkete çekmek için en etkili 2 vaat nedir" sorusuna "Esnek ve hibrit çalışma politikası sunmak" cevabını vermiş. Bu vaadin arkasından güçlü ve eğlenceli bir işveren markası imajı geliyor. Sektör ortalamasının üzerinde bir maaş sunmak ise 3'üncü sırada... AGS Global Kurucusu Ahmet Güler de burada işverene 'Şimdi yeni şeyler söylemeli' çağrısında bulunuyor.

Peki, gerçekten gençler iş beğenmiyor mu?

Aslında bu soru biraz karmaşık. Etrafımda iş arayan onlarca genç var. Bazılarıyla konuşuyorum. En büyük sorunları, mesleği ne olursa olsun, işverenlerin 'tecrübe' engelini öne sürerek asgari ücretin altında maaş teklif etmesi... Devletin istihdama teşvik için ödediği paranın bile bir bölümünü kesenler var. Tabii ki mesleklerinin dışında olmak istemiyorlar, yoksulluk sınırının altında kalmayayım derken, açlık sınırının altında maaşlarla çalışmak istemiyorlar ve bu kilidi açacak bir 'koruyucu politika' bulamıyorlar. 'Asgari ücret' 15 yaşından büyük bir çalışana verilecek en düşük ücret ama bazı işverenler 'asgarinin de asgarisini' teklif ederek çalışma barışını bozuyor maalesef.

Sessiz istifa

Çok tehlikeli bir fiilî durum bu biliyor musunuz?

"Çalışıyor ama ne kendine faydası var, ne işverene" diye anlatabilirim kolaylıkla. Çabası yok ki yenilikçi düşünsün, verimini artırmak için çalışsın... İşverenin onu motive edecek tek adımı yok ki o insan çaba göstersin. "Marifet iltifata tâbidir" diye çok güzel bir atasözümüz var. İnsan kaç yaşında olursa olsun, yaptığı bir şey takdir edildiğinde, görüldüğünde, bunun için teşekkür edildiğinde o duyguyu tekrar yaşamak için daha iyisini yapmaya gayret edecektir. "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a şükretmiş olamaz" diyen bir hadis-i şerif var. İşte o teşekkürü, takdiri görmeyen insanlar umudunu yitirince bedeni gelse de ruhu gelmiyor iş yerine. Yani varla yok arasında. Sürekli saate bakan 'bitse de gitsek' durumunda olan on binlerce güç heba oluyor...

Canan Eraslan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR