Rüyalardaki gelin olun / Damat Kınası

A -
A +

Hayatınızın en güzel gününü planlıyorsunuz... Her genç kız gibi siz de bu en özel gününüzde rüya gibi bir gelinliğin içinde masal prenseslerini andırmayı hayal ediyorsunuz. Ama hâlâ kafanızda tasarladığınız gelinlik modelini bulabilmiş değilsiniz. İpekli kumaşlar, ağır satenler, Fransız dantelleri, kordone işlemeler ve tığda ve kasnakta yapılan el işlemeler... Öyle çok model, öyle çok seçenek var ki! İşte size rahat edebileceğiniz ve bedeninize uygun bir gelinlik seçmenize yardımcı olacak ipuçları... Vücudunuza göre gelinlik § Kemikli bir yapıya sahipseniz kabarık gelinlikler ilk tercihleriniz arasında olabilir. § Eğer köprücük kemiğiniz göze çarpıyorsa, ince askılardan sakının. § Narin bir yapıya sahipseniz, sizi boğacak hacimli gelinliklerden uzak durun, vücudunuzu daha saran gelinlikleri tercih edin. § Kilolu iseniz şeritsiz, kabarık gelinlikler alt kısımlardaki kilolarınızı saklayacaktır. Üst bedeninizi ise boyunlu modellerle dengeleyebilirsiniz. § Geniş bir bedene sahipseniz, dar korseli gelinliklerden kesinlikle uzak durun. Omuzları kapalı modeller sizi olduğunuzdan geniş gösterebilir. § Göğüslerinizin büyük olduğunu düşünüyorsanız, üst bedende çok aşırıya kaçmamak kaydıyla dar ve yukarı doğru kesime sahip modelleri tercih edebilirsiniz. § İnsanların yüzünüze bakmasını istiyorsanız, açık ve fazla dar gelinliklerden kaçının. § Düşük belli iseniz, omuzlardan dikey olarak inen ve çok geniş eteği olan modeller sizin için ideal. Dar kesimli modellerden kesinlikle uzak durun. Gelin başı Bu özel gününüzde kendinizi kusursuz ve etkileyici hissetmek isteyeceksiniz. Tıpkı bir prenses gibi... Öyle olacağınıza hiç şüphe yok; kendinizi uzman ellere bıraktığınız sürece! Genelde gelin adayları asil havasından dolayı topuzu tercih ederler. Aslında pek doğru bir karardır bu. Uzman ellerde duvağınız veya aksesuarlarla yapılan topuz, gelinliğinizle birlikte muhteşem bir portre oluşturur.Topuzunuz, saçınız, yüz şekliniz ve gelinliğiniz ile birlikte bir uyum içerisinde olmalıdır. Eğer imkanınız varsa düğün gününüzden en az bir hafta önce saç provası yaptırın. Duvağınızın saçınıza tutturuluş ve çıkartılış yöntemlerini öğrenmeye çalışın. Böylece düğününüzde olası bir aksilik halinde saçınızı düzeltebilir ya da düşen duvağı kendiniz de takabilirsiniz. Zarif Detaylar § Duvakların boyu ve modeli hem gelinliğe hem de ne kadar süreyle kullanılacaklarına bağlı olarak kararlaştırılmalı. Küçük, nostaljik bir duvağın kullanımı çok daha kolay olabilir. Arzu ederseniz taç, çiçek ya da benzeri birbirinden güzel saç aksesuarlarından birini de seçebilirsiniz. § Gelin ayakkabılarının rahatlığı da; şıklıkları ve gelinliğe uyumları kadar önemli! Ayrıca, düğün sonrasında da kullanabileceğiniz bir model tercih etmeniz sizin yararınıza olacaktır. § Makyajınızda aşırıya kaçmamaya özen gösterin. Çok parlak renkler yerine mat tonları kullanmalısınız. Yoksa resimlerde pırıl pırıl parlayabilirsiniz! Fondöten seçiminizde ise boyun renginize uyan natürel tonları kullanabilirsiniz. Kumaş ve aksesuar Gelinliği gösteren en önemli unsur kumaşıdır. Her modele, her kumaş gitmez. Aşırı süslemeler taşıyan bir gelinlik; elbiseyi gelinden ön plana çıkartır. Sade çizgiler taşıyan, şık bir kumaşla çalışılmış gelinlikler her zaman daha zarif görünür. Üst bedenin vücuda oturduğu, eteklerin ise kabarık çalışıldığı modellerde, en çok; tafta, sert saten, organze ve tül tercih edilmektedir. Danteller, krepler, şifonlar, ince satenler ise; romantik hatlar taşıyan düz kesimlerdeki modeller için daha uygundur. Parlak, satenler yerlerini artık matlara bırakır. ...Ve Düğün günü! § Ilık bir banyo yapın, rahatlayın. § Saç ve makyaja, düğün saatinden önce gerekli zamanı ayırın. § Nikah töreni saatinden bir saat önce nikahın kıyılacağı mekana gidin. § Kendinizi rahat bırakın ve bu güzel günün keyfini çıkarın. Böylesine özel bir günü hayatınızda kaç kere yaşayacaksınız ki? § Mutluluklar... Damat Kınası eçen hafta bir sokak düğününün ortasında buldum kendimi. Bir akrabamıza gitmiştim, onların sokakta da bir başka akrabanın oğlunun kına gecesi varmış. Kına gecesi kızlara yapılmıyormuş yani sadece. Şaşırdım, mecburen katıldım. Seyri keyifli bir o kadar da sosyolojik tez hazırlama şevki uyandıran bir eylemdi. Önce etrafımızı tanıyalım. Mekan; başı sonu arabalarla trafiğe kapatılmış sokak. Oturak; iki sandalye arasına yerleştirilmiş kalaslardan oluşan pra-tik bir dekorasyon örneği. Arka fon; gecenin sonunda düğün kavgası çıkarmakla mükellef, pek çoğu davetsiz, beleş çerez yemek, bön bön bakınmak için dizilmiş delikanlılar. Ufak kafalar; çocuksuz düğün henüz insan ırkının yaşamadığı bir deneyim olduğundan burada da bulunan, sanki kim bilir ne oluyormuş gibi abuk sabuk figürler yapıp ayaklara dolaşan veletler. Pırıltılı elbiseli ama şişinen kız; gelin (güzelce bir şey) "Rabbim bu günümüzü de nasib etti be yaaa!" ifadesiyle bakınan genç; damat. Kına; çerez poşetlerine sarılmış günün anlamı. Kına tepsisi; üzerinde beş kilo kına dolu işlemeli tepsi. Sevcan Yenge; büyük yenge ve iri kıyım bir fiziğe sahip olması hasebiyle tepsiyi taşımak için seçilmiş kişi. Ve orkestra; davulcu, zurnacı, öbür zurnacı, gaydacı bir de insanlığa armağan çiftetelli! Eğlence devam ediyor.. Topuzunun ön yanından bir ince tutam serbest bırakmış kadınlar, geceden tutam tutam burulup gazete kağıdı ile sarılmış, kendini azıcık bırakmış saçlı genç kızlar, ruhu genç teyzeler oynayıp duruyor. Şişman, zayıf hatta zafiyet modunda insanlar göbek atıyor. Arada bir çalgıcılar mola veriyor, "Aaaoo, tam havamızı buluyoruz müzik kesiliyor!" uğultusu yükseliyor. Müzik başlar başlamaz hareketli bünyeler kendini ortaya atıyor, kendinden geçmişçesine oynayıp, sonra da "Ayy öldüm valla of fo fo ayaklarım" diye söyleniyorlar. "Ohoo oturmaya mı geldiniz?" Düğünün önde gelenleri ve bir başına oynayıp da yalnızlıktan içine kapanmak istemeyenler onu bunu oynamaya davet ediyor, lâfla ikna olmayanları kolundan çekiştiriyorlar. Hazırda bekleyenler "oturmaya mı geldikçi" yaklaşırken, ayaklanıp pek zahmet vermiyorlar. Göbecikler atmak, şıkıdım şıkıdım oynamamak için zaten kendilerini zor tuttuklarından "zorla oynatılmanın" rahatlığıyla kurtlarını döküyorlar. "Yaa ben oynamasını bilmem ki, siz görümcemlen oynayın o bilir" diyenler kalkınca ortalık karışıyor. Nazlı hareketlerle isteksizce salınıp iki dakika sonra "Altmıjj, yedmijjj!" naraları savuruyorlar. O ne oyun, o ne figür? Fotoğraflanıp saklanası, görülesi, unutulmaması gereken karizma savaşı. Yüzlerinde "Öyle oynanmaz böyle oynanır", "Fransa kralı 16. Lui'nin kurduğu Kraliyet Dans Akademisi'nden mezunum, açılın!" ifadeleri... Halaylar çekiliyor, ayakların yere vuruş hızıyla takıların şangırtısının paralel olmasına dikkat ediliyor. E, kına ne oldu? Selânik senin, Balkan horonu benim, haydi yandan, oradan buradan derken tam kollar Kazibem'i döktürmek için iki yana açılmıştı ki bir bakıldı saat onikiyi gösteriyor. Çalgıcılar susuyor ve toparlanmaya başlıyor. Ama, ama daha oğlanın kınası yakılmadı! Aaa, nasip değilmiş deniyor, millete tepsideki kınalar ikram ediliyor. Dağılışılıyor. Damat, hâlâ kenarda bir başına halay çekiyor, gelin iyice sinirleniyor. Kaynana gelini teselli ediyor; "Oynadık ya be yavrum; o yetcek bize. Sürüveririz avcuna damatın olur biter. Alışıcan bize!" Gelin daha çok şişindi, benim de kafam şişti. İşte, bir damat kınası da böyle bitti. Ninem diyor ki; Arazi eve yakın, at yere yakın, avrat ere yakın olmalı. Profesör Muallâ Kar kuytuda, para pintide eğleşir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.