Kabul hayat zor, hatta bu aralar biraz daha zor. Lakin ne demiş Hazreti Mevlâna: “Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin…” Ve iyi günlerin, cesur kararlara ihtiyacı vardır;
-Hayat o kadar kısa ki, birisinden nefret ederek vakit harcama.
-Kimse ama kimse, kendini… çok önemsememeli!
-Her tartışmayı kazanmak zorunda değilsin. Bazen kabul et, gitsin...
-Birisinin omzunda ağlamak, yalnız ağlamaktan daha iyi gelir.
-İlk maaşından itibaren, emeklilik için para biriktirmeye başla.
-Geçmişinle barış ki, geleceğini zehir etmesin.
-Çocuklarının seni ağlarken görmesinde sorun yok.
-Hayatını, başkalarının hayatı ile kıyaslama. Hangi şartlardan geçerek buraya geldiklerini bilemezsin...
-Mutlu bir çocukluk yaşamak için hiçbir zaman geç değil. Yeniden çocukluğunu yaşamak tamamen sana bağlı ve kimse de karışamaz!
-Hayatta neye tutku duyuyorsan peşinden gitmeli ve bu yolda ‘hayır’ı bir cevap olarak kabul etmemelisin.
-Güzel mumlarını yak, güzel çarşaflarını ser, çeyizindeki yemek takımını kullan. Özel günleri bekleme, bugün gayet de özel!
-Seni üzen sinirlendiren olaylardan sonra şöyle düşün: “Beş yıl sonra bu olayın bir önemi olacak mı?”
-Başkalarının, senin hakkında ne düşündüğünden sana ne!
-Ne demişler; zaman her şeyin ilacı. Zaman ver...
-Durum ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun, değişecek…
-Duaların gücüne inan!..
-Unutma, seni öldürmeyen şey, seni güçlü kılar.
-Her gün mutlaka biraz yürü, harikalar her yerde. Kâh kaldırım taşlarının arasından boy vermiş çiçekte, kâh gökyüzünün renginde görmesini bilene…
-Hayatı çok fazla sorgulama, harekete geç ve gerekeni şimdi yap.
-En iyi şeyler henüz gerçekleşmeyenler, umudunu kaybetme...
-Ne yapacağını bilemediğinde derin bir nefes al, iyi gelecektir.
-Güzel bir pakette ve kurdeleyle bağlı değil ama... Hayat, yine de bir hediye...
Ninem diyor ki; Son pişmanlık fayda vermez.
Hayati meseleler...

