Yılbaşına 4 aydan fazla zaman kalmasına rağmen hayat pahalılığı karşısında alım gücü iyice gerileyen milyonlarca asgari ücretli ile birlikte diğer tüm özel sektör çalışanları şimdiden yapılacak güncellemeyi merak etmektedir. Zira beyaz yakalılar da dâhil olmak üzere özel sektör çalışanlarının çoğunluğunun maaşları güncellenirken cari asgari ücret de göz önünde bulundurulmaktadır.
Ayrıca iş göremezlik ve işsizlik ödenekleri başta olmak üzere asgari ücrete endekslenen çok sayıda yardım, ödenek, gelir, idari para cezaları ile diğer ödemeler ve işverenlere maliyet boyutuyla büyük ehemmiyet taşımaktadır.
Tüm emeklilerin, memurların, kamu işçilerinin maaşlarına yıl içinde iki kez güncelleme yapılmasına rağmen enflasyonun sebebi olarak görülen asgari ücrete güncelleme yapılmaması ile birlikte asgari ücretlilerin geçim sıkıntılarının artmasına yol açmıştır. Keza asgari ücret bugün itibarıyla açlık sınırının bile %80’ine kadar gerilemiştir.
Hâl böyle olunca asgari ücret, ülkemizin değişmez gündemlerinden birini teşkil etmektedir. Okurlarımızın merak ve beklentilerine bu yazımızda cevap aramaya çalışacağız.
Geçen sene yine en çok asgari ücretliler mağdur oldu. Zira 2024/Temmuz’da memurlara, kamu işçilerine ve tüm emeklilerin maaşlarına güncelleme yapılırken yüksek enflasyon rakamlarına rağmen bir tek asgari ücretlilere güncelleme yapılmadı.
Üstelik TÜİK’e göre 2024 yılı enflasyonu %44,38 olmasına rağmen 2025 yılı için asgari ücrete bu rakamın çok gerisinde sadece %30 oranında güncelleme yapılmıştır. Bu durumda asgari ücretliler resmî verilerle %14,38 oranında gerçekleşen enflasyonun altında güncellemeyle karşı karşıya kaldılar. Telafi edilemeyen bu kayıplar açısından asgari ücretliler alacaklı durumdalar.
2024 yılında net 17.002 TL olan asgari ücret, 2025 yılı için gerçekleşen enflasyonun ve beklentilerin çok altında sadece 22.104,67 TL olarak asgari ücret tespit komisyonu, işveren ve hükûmet temsilcilerinin oy çokluğuyla ilan edilmiştir.
Yeni asgari ücret, işçilerin cebine henüz girmemişken A’dan Z’ye kamu ve özel sektör zamlarıyla mum gibi eridi. 2024 yılındaki satın alma gücünün de altında kaldı.
2025 yılının sadece ilk ayında asgari ücretlinin cebine girmeden %5,03’lük kısmı buharlaştı. Temmuz ayında ise %16,67 oranında erimiştir. Geçen yıl yayımlanan Orta Vadeli Programda (OVP'de) %17,5 olarak belirlenen 2025 yıl sonu enflasyon hedefi yeni (2026-2028) OVP’de %28,5'e yükseltildi.
TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre ise TÜFE yıl sonu artış beklentisi %29,86 olarak tahmin edilmektedir.
Türk-İş’in en son ağustos ayı itibarıyla açıkladığı aylık gıda harcamasından müteşekkil olan açlık sınırı 27.000 TL’yi aşmıştır.
Asgari ücretin ise mevcut yasal düzenlemeleri gereği gıdanın yanı sıra konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek miktarda olması bir zorunluluktur. Dolayısıyla bugün itibarıyla olması gereken rakam Türk-İş’in açıkladığı bekâr bir işçinin yaşama maliyeti olan 34.981 TL’dir. Bu rakamla mevcut asgari ücret arasındaki fark bugün itibarıyla 12.877 TL’dir. Yani bu rakamın %63’üne denk gelmektedir.
Yeni asgari ücretin ta 2026/Şubat ayında işçilerin cebine gireceği düşünüldüğünde farkın çok daha açılacağı aşikârdır.
Anlayacağınız asgari ücretin yasal tarif gereği olması gereken değil bekâr bir işçinin yaşama maliyeti, açlık sınırının bile altında kalacağı izahtan varestedir. Bu durumda yeni asgari ücretin de çalışanların sadece zorunlu gıda ihtiyaçlarını bile karşılayamayacağını ortaya koymaktadır.
Son yıllarda gittikçe bozulan gelir dağılımına bağlı olarak asgari ücretliler aleyhine ortaya çıkan yüksek gelir eşitsizlikleri ve fakirleşme ile ekonomik dengelerin korunması da dikkate alındığında asgari ücretin Türk-İş’in açıkladığı bekâr bir işçinin yaşama maliyetine denk gelmese bile en azından açlık sınırına endekslenmesi elzemdir. Ancak bunun da yapılmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Lafın özü şimdiden bir rakam söylemek doğru olmasa bile yeni asgari ücretin işçinin cebine gireceği 2026/Şubat ayında Türk-İş tarafından açıklanacak açlık sınırı altında belirleneceğini söyleyebiliriz.
İsa Karakaş'ın önceki yazıları...