Tarihte bazı anlar vardır ki, görünürde sessiz, derinlikte haykıran cümleler gibidir. 11 Kasım 2024 sabahı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezine MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin isteğiyle dikilen üç fidan; göknar, sedir ve ladin tam da böyle bir anlam taşımaktadır. Bu fidanlar yalnızca doğaya değil; Türkiye’nin içinden geçtiği kardeşlik çağrısına, yeniden inşa edilen toplumsal bütünlüğe dikilmiştir.
Önceki gün MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi makamında ziyaret ettim.
Bu bir röportaj değildi, kayıt altına alınmış resmî bir görüşme de değil. Ancak Sayın Bahçeli’yi ziyaretimin ardından zihnimde şekillenen düşünceler, bu üç ağacın neden bir sembol olarak dikildiğini, neyi temsil ettiğini derinlemesine düşündürdü. Herkesin konuştuğu bir siyasi atmosferde, bazen söylemler değil, eylemler konuşur…Ve o gün dikilen bu üç fidan, bana göre bir doğa etkinliği değil; bir devlet aklıydı…
Göknar, yürütmenin dirayetini…
Sedir, yargının vakarını…
Ladin ise, yasamanın meşruiyetini temsil eder.
Göknar, Sedir ve Ladin… Bu üç ağaç, gelişigüzel değil; eşkenar üçgenin mükemmel uyumuyla bir araya getirildi. Eşkenar üçgen, her iç açısı 60 derece olan, birbirine tam eşit mesafede duran, dayanışmanın, eşitliğin ve mükemmel dengeyle var olmanın sembolüdür. İşte Türkiye’nin bugün inşa ettiği kardeşlik de böyle bir eşkenar üçgen gibidir. Sayın Bahçeli’nin söylemiyle Türk Üçgeni; Yürütme, yasama ve yargı birbirine müthiş bir dengeyle bağlıdır; her biri diğerinin eksikliğini tamamlar, birbirinin gücünü dengeler. Bu üç erk, göknarın dirayeti, sedirin vakar ve ağırlığı, ladinin kudretiyle ete kemiğe bürünür. Aralarındaki mesafe, sadece fiziksel değil; siyasal ve toplumsal bir mesafedir; bu mesafe çok kısa, ama aynı zamanda saygı, özen ve dengeyle korunmaktadır. Birinin zayıflığı, diğerini düşürür; birinin gücü ise bütün üçgeni ayağa kaldırır. Bu anlamda üç ağaç, Türkiye’nin kardeşliğinin ve devlet aklının metaforudur. Mütemadiyen ayakta duran, her şeye rağmen birbirine sıkı sıkıya bağlı bir sistem.
Bu semboller bize şunu hatırlatır: Türkiye artık sadece terörü bertaraf eden bir güvenlik devleti değil; adaleti, temsil gücünü ve yürütme kararlılığını birlikte taşıyan bir devlet aklı inşa etmektedir. Sayın Bahçeli’nin diktiği bu ağaçlar, aslında devleti kuran ilkelerin yeniden yeşertilmesidir.
Çünkü artık terörle yaşamayı öğrenmek gibi sinsi bir önerme geride kalmış, onun yerini terörle yaşanamayacağını öğrenmiş bir millet şuuru almıştır.
PKK’nın 11 Temmuz 2025’te silahları yakması sonrası, Türkiye Cumhuriyeti’nin teröre karşı yürüttüğü çok katmanlı mücadelenin nihai eşiğidir. Silahlar gömülmedi; yakıldı. Gömülen şey geri dönebilir. Ama yakılana artık dokunulamaz; artık hafızadan da silinmeye mahkûmdur. İşte o gün, bu ülke yeni bir eşiğe daha adım attı. Sınır ötesinde kazanılan güvenlik başarıları, içeride kardeşliğe dönüşen toplumsal uzlaşıyla bütünleşti.
Bu süreçte Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen Terörsüz Türkiye vizyonu, yalnızca askerî bir planlama değil; sosyal, siyasal ve insani bir bütünleşmeyi hedefleyen büyük bir inşa hareketidir. Milliyetçi Hareket Partisi de bu vizyonun taşıyıcı kolonlarından biridir. Sayın Bahçeli’nin diktiği bu üç fidan, yalnızca sembol değil; bu sürece verilen manevi bir mühürdür.
Devlet Bahçeli’nin sıkça kullandığı “Barış tek kanatlı kuş değildir” ifadesi, bu yazının temel cümlesidir. Çünkü barış, sadece çatışmanın yokluğu değil; ortak gelecek inşasının, milletçe bir irade koymanın adıdır. O nedenle bugün Türkiye, terörsüzlüğü bir güvenlik başarısından öte; bir jeopolitik bütünleşme projesi olarak kodlamaktadır.
Bu topraklarda artık ayrıştırma, ötekileştirme, kutuplaştırma değil; birlik kuşağı mimarileri konuşulmaktadır. Süleymaniye’den Duhok’a, Kamışlı’dan Şırnak’a kadar uzanan coğrafyada, sınır haritaları değil; aidiyet haritaları yeniden çizilmektedir. Çünkü milletin kökleri, haritalardan değil; tarihten, hukuktan ve kardeşlikten beslenir…
Bugün göknar, sedir ve ladin MHP Genel Merkezinin önünde rüzgâra karşı dimdik duruyorsa, bu sadece bir peyzaj değil; milletin geleceğine yazılan bir nottur. Çünkü bazı ağaçlar gölge vermez; yön gösterir. Ve bazı fidanlar sadece toprakla değil, milletle büyür köklenir.
Türkiye bugün terörün izini silerken, kardeşliğin izini derinleştirmektedir. Bu sebeple, MHP’nin önüne dikilen bu üç ağaç “Biz kardeşiz ağaçları”dır. Ve bu kardeşlik, sadece bugünü değil, istikbali ve istiklâli birleştirecek bir dirayet, bir birlik, kutlu bir dua köklenmesidir…
Sonuç olarak, Sayın Devlet Bahçeli’nin 11 Kasım 2024 sabahı “Biz Kardeşiz Ağaçları” adıyla diktiği göknar, sedir ve ladin fidanları; Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde yürütme, yasama ve yargı erklerinin birbirine eşit mesafede, dengeli ve kardeşçe bir uyumla işlemesi gerektiğine dair güçlü bir devlet aklı beyanıdır. Bu fidanlar, gölgesinde kardeşlik yeşerecek bir istiklâl ve istikbal niyetidir.
Nur Tuğba Aktay'ın önceki yazıları...