Cezalı köpek hakikaten üç gün bir ağacın dibinde yatmış, diğer köpekler ekmeklerini yedikleri hâlde onların yanına dahi yaklaşmamış!
Bir gün nasıl olmuşsa olmuş bir köpeğin ağzındaki lokmayı diğer bir köpek kapmış. Hasan Baba; hemen köpeğin kulaklarını çekerek; “Yanlış yaptın! Üç gün huzuruma çıkmayacaksın!” diye tekdir etmiş. O vakit bu işe tesadüfen şahit olan oradaki kasaplardan meraklı biri de köpeğe boya ile bir işaret vurarak; “bakalım hakikaten üç gün bu köpek huzura gelmeyecek mi?” diye dikkatle takip etmiş. Cezalı köpek hakikaten üç gün bir ağacın dibinde yatmış, diğer köpekler ekmeklerini yedikleri hâlde onların yanına dahi yaklaşmamış, nihayet dördüncü gün o da Hasan Baba’nın huzuruna çıkarak nasibini almış.
Hamur yenmez pişmeden,
Su alınır çeşmeden,
Hemen tövbe edelim,
Kara yere düşmeden.
***
İstanbul’daki azınlıklar bir kilise yaptırmak istemişler fakat Sultan’dan bir türlü müsaade alamamışlar. Meseleyi bir gün Hasan Baba'ya açmışlar. Hasan Baba bir kâğıda şu satırları yazarak uzatmış:
“Sultanım! Yaptırmazsan kiliseyi darıltırsın tebaayı…”
Ve hemen ruhsat çıkıvermiş.
Masa üstünde kasa,
Sözün olmalı kısa,
Sultanım, derse evet,
Dert biter kalmaz tasa!
***
Hasan Baba’nın kabri Edirnekapı Mezarlığında… Savaklar, Otakçıbaşı Sokak, 9 numaralı evin karşısındadır. Kabrinin üzeri açık, etrafı otuz-kırk santimetre kadar duvarla çevrili. Ne hikmetse baş ucunda iki, ayak ucunda bir olmak üzere üç adet kabir taşı mevcut.
Kitabede:
YÂ HÛ
Fatih Cami-i şerifi imamının arkasında,
Kırk sene, beş vakti eda eden meşhur;
KÖPEKÇİ demekle maruf; kutb-ül-arifin
Hasan Efendi hazretlerinin ruh-u şerifleri
İçin El-Fâtiha.
Sene: 1315.
Rabbim şefaatlerine nail eylesin...
Boşuna hayâl kurma!
Yıl gider, devran gider.
Dertsiz gibi oturma!
Ecel gelir, can gider.
Sağlığı bil ganimet!
Canın Hakk'a emanet,
Çağırılınca elbet,
Ruh çıkar, yaman gider.
İmansız, yasta gider,
İmanlı, dosta gider,
Sağ gider, hasta gider,
Vücuttan derman gider.
Nefse, şeytana kanma!
HOCA ateşte yanma!
Ölümü uzak sanma!
Gözünü yuman gider.
***
SIDDIK BABA
Günlerdir yazıp duruyorum. Hakkınızı helâl ediniz lütfen! Saçma sapan yaşadıklarımın bir bölümünü yeniden beraber yaşadık. Anlatacağım çok şeyler var ama bir yerde son noktayı koymanın lüzum ve ehemmiyetine de inananlardanım. Diyeceğim odur ki; ne vakittir içimdekileri bir sanat ve estetik ortamında sizlere ulaştırmak için âdeta kıvranıp durdum. İnşallah maksat hâsıl olmuştur...
Gurbeti yaşamak, sıla hasreti çekmek, can emniyeti veya can korkusu içinde olmak, beni sevenler, sevmeyenler endişesi taşımak, muvaffak olduklarım veya olamadıklarım, peş peşe sıralandığında büyük bir nefis muhasebesi çıkıyor karşıma. DEVAMI YARIN

