Delete tuşu nerede?

A -
A +

Grubun iki büyük balığı, ilk maçlarda, iki küçük balığı, kendi evlerinde 3’er gol atarak yenmişti.
Grubun favorisi iki takımda da futbol sahnesinin iki süper genci vardı; biri Real Madrid, öteki Barcelona etiketli…

 

İki takımdan birinin terazi kefesinde saha ve seyirci, ötekinde son Avrupa kupası vardı.

 

İki iddialı takım da dörtlü savunma, üçlü orta saha, iki süratli kanat adamı ve tek forvetle sahaya çıkmıştı.

 

Bu kadarını beklemediğimiz bir başlangıç oldu. İlk beş dakikada Uğurcan’ın iki kurtardığı, bir kurtaramadığı şut var. Müthiş paslı oynayan bir ustalar grubu… İki çizginin ucunda iki bela, iki kanka, Yamal ve Williams getirip getirip içeri kesiyor, ceza sahasında bir sürü İspanyol’dan biri vuruyor.

 

Pedri ve Merino’dan golleri yedikten sonra biraz açıldık. Arda ve Kenan şöyle bir görününce iki şut çekebildik. Ve devre biterken İspanya’nın kaçınılmaz üçüncü golü yine Arsenalli Merino’dan geldi.

 

 

Felaket büyüyor

 

 

İkinci yarı herkesin gördüğü ve herkesin korktuğu şey gecikmedi. Önce Torres sonra Merino, sonra Pedri utancımızı büyüttü.

 

Biz bu statta -o zaman- son dünya şampiyonu Fransa’yı devirmiştik ama bu defa yeterince büyük olan son Avrupa şampiyonu İspanya’yı  gözümüzde biraz daha büyütmüştük.

 

Maçın adamı: Mikel Merino

 

Sadık Söztutan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.