Evlensem mi evlenmesem mi?

A -
A +

Beyza, o güne kadar annesinin evlilik dayatmalarına karşı çıkmıştı hep. Ama geçen ay, yirmi altıncı yaşını bitirince, bu konudaki düşünceleri değişmeye başladı.

 

***

 

 

O gece “istihareye yatmaya” karar verdi.

 

İstihare, biliyorsunuz, bir duayı okuyup, “Allah’ım, eğer şu işim -mesela evlenmem- benim için hayırlı ise, bunu bana nasip et. Eğer hakkımda hayırlı değilse, onu benden uzaklaştır” diye uykuya yatmaktır.

 

Rüyada beyaz veya yeşil görmek olumlu, siyah veya kırmızı görmek olumsuz demektir. Kitaplar “Eğer, rüyada bir şey görülmezse, kalbe bakılır” diyor.

 

Beyza, sarı gördü.

 

 

***

 

 

 

İstihareden tam cevabını alamayınca, Vefa’daki evinden çıkıp, İstanbul’un en büyük üç velisinden biri olan Mehmet Emin Tokadi hazretlerinin Fatih’teki türbesine yürüdü.

 

Orada aynı niyetle dua etti.

 

“Allah’ım, izdivaç benim için hayırlı ise, bu zat hürmetine nasip eyle.”

 

Duadan sonra tam ayağa kalkıp, oradan ayrılırken bir el dokundu koluna. 

 

- Kızım, dedi yaşlıca bir hanım. Ben Kevser abla; kadın hastalıkları hekimliğinden emekliyim. Kusura bakma, az önce dua ederken ağladığını gördüm de… Bir derdin varsa yardımcı olmak isterim.

 

Islak yüzüne inat tebessüm etti Beyza. İki parmağının tersiyle gözlerini sildi:

 

- Ah, çok teşekkür ederim hocam. İnanın gözyaşımın farkında bile değilim. Sağ olun.

 

Kevser Hanım çantasından bir kartvizit çıkarıp Beyza’ya uzattı:

 

- Yine de bulunsun kızım. Telefonum yazıyor.

 

- Peki efendim. Ben de sizin numaranızı almak isterim. Cep telefonunuz var mı?

 

Hoca hanım tekrar elini çantasına daldırırken gülümsedi:

 

- Haklısın. Ben hâlâ eski kafa olarak kartvizit verince… (Telefonunu kıza uzattı.) Numaranı kendin yazabilir misin buraya?

 

“Görüşmek üzere” vedalaşıp ayrıldılar.

 

 

***

 

 

 

Kendini yorgun hisseden Beyza hemen mezarlığın yanındaki taksiye bindi.

 

Vefa’ya gelince:

 

- Ben caddede ineyim, bizim sokaklar biraz dardır, zahmet etmeyin, yürürüm, dedi.

 

Taksi ücretini verdi, Süleymaniye Camii’ne doğru giden sokakta kayboldu.

 

 

***

 

 

 

Yalan olmasın, ya on beş veya yirmi dakika geçmişti Beyza’nın telefonu çaldığında.

 

Kayıtsız bir numaraydı:

 

- Efendim?

 

- Hanımefendi, çok özür dilerim. Ben, biraz önce sizi Vefa’ya bırakan taksiciyim.

 

- Evet?

 

- Cüzdanınızı takside düşürmüşsünüz. Sizden sonraki müşterim, sağ olsun arka koltukta görmüş, bana verdi. Cüzdanda para ve kredi kartlarından başka bir de kartvizit vardı. Orada yazan telefon numarasını aradım, sizi tanıyordur diye… Alo?

 

- Dinliyorum.

 

- Yaşlıca bir hanım çıktı. Ona götürecektim ama Beylikdüzü’ne gidiyormuş. Epey uzaktaymış. Sizin numaranızı verdi. Onun için rahatsız ettim. Şu anda sizi bıraktığım yerdeyim.

 

- Eyvah, çok zahmet oldu. Para ödeyip cüzdanı çantaya koyarken düşürdüm demek ki. O sokaktan içeri doğru gelirseniz, şu an çiçekçinin önündeyim, göreceksiniz.

 

 

***

 

 

 

Beyza, türbe dönüşü sırasında taksiciye hiç bakmamıştı. Cüzdanı alırken bu defa taksici ona bakmadı. Ama…

 

- Şey, dedi şoför. Çok özür dileyerek bir şey söylemek istiyorum.

 

- Lütfen, buyurun.

 

- Ama böyle ayaküstü olmaz. Beş dakikanız, sadece beş dakikanız varsa, Süleymaniye Camii’nin bahçesinde bir çay içebilir miyiz? Lütfen, çok önemli.

 

Beyza, kendisine büyük bir iyilik yapmış olan taksiciye itiraz edemedi. Sessizce önden yürüdü.

 

 

***

 

 

 

Taksici, Beyza’nın yüzüne bakmaya utanarak, heyecanlı şekilde, kırık dökük derdini anlattı:

 

- Annemle yaşıyoruz. Yirmi sekiz yaşına geldim. Evlenmem için ısrar ediyor, “Torunumu bir an önce kucağıma almak istiyorum” diyor. Bugün Mehmet Emin Tokadi hazretlerine bu yüzden gittim. “Allah’ım, izdivaç benim için hayırlı ise, bu zat hürmetine nasip eyle” diye dua ettim. Karşıma siz çıktınız.

 

Beyza gülümsedi:

 

- Bütün tanışıklığımız henüz yarım saat olmadı, bana evlenme mi teklif ediyorsunuz?

 

Sarı taksi şoförü Bedirhan, ilk defa ve cesaretle Beyza’nın kendisine bakan çimen gözlerine doğrudan ve kararlı şekilde baktı:

 

- Evet.

 

 

***

 

 

 

İşte dün akşam, erkeklerin geniş salonda, hanımların oturma odasında toplanmasının sebebi, Beyza & Bedirhan’ın “söz kesme” töreniydi.

 

 

 

Sadık Söztutan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.