Çok şaşırtıcı bir görüntüydü.
***
Öğle saatlerinde bir kadın, bizim sitenin girişindeki restoranın merdivenlerini tırmandı ve içeri girdi.
Tek başınaydı.
Yemeklerin sergilendiği tezgâhı bir süre inceledikten sonra pencere kenarındaki bir masaya oturdu.
Mavi ve beyaz ağırlıklı kıyafeti, ayakkabıları, çantası gösterişten uzaktı ve dengeli bir şıklığa sahipti.
Güler yüzlü kadın, saygıyla yaklaşan garsona yemek siparişini verdi, kitabını okumaya başladı.
***
Kadın yemeğini yedikten sonra, keyif kahvesinin yarısına gelmişti ki…
Birden çantasını, kitabını, suyunu kaptığı gibi hızla restorandan çıktı.
***
Bir köşede, ayakta ve kendi aralarında sohbet eden üç garson sohbeti kesip, şaşırmış gözlerle kadını izledi.
Kasadan fırlayan şişko restoran sahibi, garsonlara kızdı:
- Ne bakıyorsunuz? Gitsenize peşinden! Hesabı ödemeden kaçtığının farkında değil misiniz?
Biri yetmeyecekmiş gibi üç garson birden kapıya hamle etti. Patron ise pencere kenarına koştu.
O an restoranda yemek yemekte olan birkaç masadan birkaç meraklı da kalkıp pencereye yaklaştı.
***
Patronun camdan gördüğü manzara şuydu.
Kadın yerde…
Üç garson başında…
***
Kadın, sol koluyla kafasını kaldırdığı yaşlı bir adama, sağ eliyle su içirmeye çalışıyordu.
- Yavaş yavaş kaldırın, dedi garsonlara.
Kadın iki delikanlının kollarında ayağa kalkan adamın şakaklarından tutup gözlerine baktı. Kısık sesle bir şeyler konuştu. Sağ eliyle birine tokat atar gibi bir hareket yaparak:
- Getirin içeri, dedi.
Restorana girdiklerinde, kadın, az önce kalktığı masaya adamı oturturken, patrona gülümsedi:
- Doktorum ben.
Yaklaşık yarım saat sonra ayaklanan kadın ne kadar hesabı ödemek için ısrar etse de patron kabul etmedi.
Sadık Söztutan'ın önceki yazıları...