Kuş kadar yüreği yok

A -
A +

4 Ocak 2012'de twetterda şöyle yazmışız: Hakemlikle uğraşanlar bilir; Tolga Özkalfa'yı büyük takım maçına vermenin tek anlamı vardır: Git, sıkıntı çıkarma, maçı salimen büyüğe teslim et, gel! Çeşitli hakemlerden "aynen öyle" cevapları gelmişti. Galatasaray maçı sonuna kadar hak etti. Nokta. Ama Barış Ataş'ın ikinci sarı kartı ağır... Sadece faul var. Penaltı kararı tonlarca ağır... Necati kendisini takıyor Ben Yahia'ya... Ama acı bir Türkiye gerçeğidir; böyle düdük çalarsanız hep maç alırsınız. USTALAR VE KALFALAR G.Saray'da Eboue'nin gelişiyle düzene girdiğini düşündüğümüz defans hattı, bu kez Semih'in hatalarıyla sarsıldı. Genç futbolcu, kendisi için erken yazıldığını düşündüğümüz onca övgüden sonra gevşemiş gibi. İyi ki yanında usta var. Engin, ustalığı ile sportif ahlakının ters orantılı olduğunu dün akşam yine gösterdi. Selçuk ince pasları ve usta işi penaltısıyla maçı kopardı. Bir de Kalfa hakem bulursanız, fark kolay gelir. *** G.Saray'ın düşünmesi gereken, yarım saat 10 kişiye karşı oynayıp bir de beraberliğe düşmesidir. Çekil kenara! Tolga Özkalfa, bir tarihte İnönü Stadı'nda maçı mağlup götüren Beşiktaş lehine faul çaldı. Düdüğünü gösterdi, "çalmadan atış yapmayın" diye. Tello hakemi kenara itip atışı kullandı, hakem düdüğü ağzına götürdü, çalamadı. O orta gol oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.