"Bana versin baban Gülizar'ı"

A -
A +

"Türk Dili ve Edebiyatı dersimize öğrencinin ruh hâlinden anlayan bir hoca geliyordu..."

İlahiyat Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiydik. Meslek derslerinin dışında İnkılap Tarihi, Türk Dili ve Edebiyatı gibi ilave derslerimiz de vardı.
Türk Dili ve Edebiyatı dersimize öğrencinin ruh hâlinden anlayan, öfkelenmek yerine empati kurabilen bir yardımcı doçent geliyordu.
O gün dersimiz Fuzuli'nin "Su Kasidesi" şiiriydi. İşte geçmiş gün şiirin veznini bulacaktık. Satırları Türkçeleştirecektik. Sonra da Su Kasidesi şiirinin anlam ve önemi hakkında değerlendirmelerde bulunacaktık.
Derste şiiri beyit beyit okurken sıra bir beyite gelmişti. Beytin iki satırı şöyleydi:
"Suya versin bağban gül-şeni zahmet çekmesin
Kim, açılmaz yüzün tek verse bin gülzare su"
Bu beyitin anlamı bildiğim kadarıyla şöyleydi:
"Bağban, yani bahçıvan, gülşeni yani gül bahçesini suya versin, yani ne kadar sularsa sulasın. Boşuna zahmet çekmiş olur. Çünkü hiçbir bahçede senin yüzün gibi bir gül açılmaz..."
Konunun uzmanları bu mısraların Sevgili Peygamberimiz için yazıldığını bilirler. Su kasidesi de onu öven metheden en önemli divan şiirlerimizden bir tanesidir...
Gençlik duygusu işte... Bu satırlara sıra geldiğinde sınıfta Recep ismindeki arkadaş biraz şaka biraz gerçek sınıfta herkesin uyacağı şekilde şiirin ilk mısraını kendine göre değiştirip okumuştu:
"Bana versin banan Gülizar'ı zahmet çekmesin!"
Böyle söyleyince biz sınıf olarak kahkahayı bastık... Çok keyifli bir benzeyiş yaşamıştık. Ama hocamız önce durdu. Sonra Recep'e dönerek dedi ki:
-Gülizar'ı mı istiyorsun?
-Sorma hocam hem de çok istiyorum...
-İstiyorsan Allah bu şiirde methedilenin hürmetine seni muradına kavuştursun.
Konu kapandı... Şiire devam ettik... Ders bitti... Recep biraz mahcup "Hocaya utancımdan mecburen öyle dedim. Yoksa Gülizar diye bir kız yok hayatımda" demişti...
Aradan yıllar geçti... Recep de biz de okulu bitirdik... Kimimiz mesleğe uygun görevlere atandık kimimiz öğretmen olduk...
Yıllar sonra Recep ile bir vesile ile Ankara'da karşılaştığımızda, beni görünce sarmaş dolay olduktan sonra dedi ki:
-Hatırlıyor musun o gün Türkçe dersinde okuduğumuz Su Kasidesi'ni?
-Hatırlıyorum. "Bana versin baban Gülizar'ı zahmet çekmesin" demiştin.
-Peki Hoca ne demişti? "İstiyorsan Allah bu şiirde methedilenin hürmetine seni muradına kavuştursun"
-Eee?
-Ve benim evlendiğim kızın ismi Gülizar biliyor musun?
         Ali Ortaköylü-İzmir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.