Bir mendil uğruna!..

A -
A +

Bir beyaz mendil işte... Siyah okul önlüğünün üst cebinde... Üçgen kısmı dışında görünen beyaz bir mendil... Eğer kâğıt mendillerin değersiz penceresinden bakarsanız anlayamazsınız bu beyaz mendilin önemini... Ama ben her beyaz mendilde o ilkokulda yaşadığım hatıramla bir tuhaf olurum... İlkokula gittiğim yıllarda çalışkan, düzenli ve temiz öğrencilerin sembolü hâline gelmişti o beyaz mendil... Tepeden tırnağa özenli bir görünüm sergilemek, o yıllarda öğrencilerin vazgeçilmezlerindendi. Hasan, mendilini bir an yere düşürmüştü. Şimdi size göre sıradan bir şey gelebilir. Ama o yıllarda bize göre o hep beyaz ve lekesiz olmalıydı. Ama o bembeyaz mendil işte çamura düşüp gark olmuştu. Bir sonraki derste ise temizlik kontrolü vardı. Onu hep temiz bilen öğretmenine mahcup olmamalıydı. Üst cebinden beyaz mendili çıkarıp kesilmiş tırnaklarını ve temiz ellerini öğretmenine göstermeliydi. Çamurlu mendili alt cebine koyarak, koşa koşa okulun karşısındaki bakkala gitti... Hasan; aldığı bembeyaz yeni mendilin sevinciyle geldiği gibi okula gitmek istiyordu. Sadece okula odaklanmıştı. Çalan zil onu derse davet ediyordu. Dikkat etmenin gereğini tam olarak kavrayamadığından sağına soluna bakmadan asfalt yolu geçmek isterken; acı bir fren, kulak zarını delercesine bir korna, okul zili... Tüm sesler birbirine karışmıştı. Çığlık çığlığa bir feryat koptu. Yuvalarından fırlarcasına açılan gözlerimiz küçük hafızamıza bir dehşeti kaydediyordu. O küçük bedenin üzerinden dev bir kamyon lastiği geçmişti. Faciaya tanık olan küçük bedenlerimiz, tir tir titriyordu. Feci kazaların adını duysak da ne olduğuna ilk kez şahit oluyorduk. Hasan'ın küçük bedeni ise bunu yaşıyordu. Birkaç dakika önce damarlarında dolaşan kanı tüm vücudunu allara boyamıştı. Öğretmenlerimiz bizleri sınıflarımıza götürürken, defalarca arkamıza dönüp bakmaya çalışan korkulu ve meraklı küçük gözlerimizi kapatmak istercesine ikazda bulunuyorlardı: -Çocuklar bakmayın arkanıza, hızlı adımlarla sınıflarınıza gidin! Aklımıza takılan soruları hep bir ağızdan öğretmenlerimize soruyorduk: -Öğretmenim Hasan'a ne oldu? Öldü mü Hasan? Hepimiz sınıflarımıza yerleştirilirken, o kan revan içinde asfaltta çırpınıyordu. Bir mendildi hedefi. Temiz bir mendil ama olmadı. Mendil uğruna parçalanan küçük bir hayat, henüz ne olduğunu bilmediği ecelin pençesinde can çekişiyordu. Keşke sımsıkı kapanan avucundaki mendilinde kan değil de çamur olsaydı!.. Sevgi Korkusuz-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.