Gecenin geç vaktine kadar merakla beklediğim kocam Antalya'dan bir arsa aldığını söyleyip sevindirmiş, ama "parasını nasıl ödedin?" dediğimde bütün hayallerim bir anda tuz buz olmuştu. Verdiği cevap kabul edilemezdi. -Bu akşam adamla para ödemek için görüştük. -Eee? -Yahu ne "eesi?" Tamam işte... -Ya Ayhan sen çıldırdın mı? Hiç, resmi evrak olmadan onca parayı nasıl götürüp verirsin sen adama? Tapusu yok mu bunun? Noteri yok mu? Bu nasıl iş böyle? -Ya hanım, sen lüzumsuz telaşlanıyorsun. Bu öyle senin bildiğin birisi değil. Yıllardan beri görüştüğüm, dininde diyanetinde, adı sanı belli, yeri yurdu belli biri. Emlakçi değil kapkaççı değil... Ben tanıyorum kendisini ya... "Tüh!" dedim sadece... "Gitti o kadar para desene!" Ben öyle söyledikçe, o beni teselli etmeye çalışıyordu. Sabaha kadar uyuyamadım. Elimizde avucumuzda ne varsa götürüp vermiş adama. O yetmemiş, bir de esnaftan borç almış. Bu ne kadar çiğ bir işti böyle? İnsan bir yazı bir evrak almaz mı? Hadi inkar etse? Hadi inkar etmese bile başına bir hal gelse? Bunu bizim adama anlatamıyordum. Dedim ki sabah kahvaltıda: -Git adamla konuş ne olur. "Bu kadar parayı verdim ama tapusunu ne zaman alacağım?" diye sor. -Ya çok telaşlanıyorsun. Bu adam öyle biri değil. -Sen yine de iste ne olur? Bir zararı mı var? -Tamam tamam, isterim... Sorarım... Onun bu tavrı, sözümü kulak arkası yapacağını gösteriyordu... Akşama sordum. Görüşmemiş. Zaten belliydi... Birkaç hafta, birkaç ay dilimde tüy bitti de her seferinde geçiştirdi Ayhan... Kızı meşhur bir şarkıcıydı. Adamın acaba şöhretinden mi utanıyordu? Benim bilmediğim bir bit yeniği mi vardı? Her defasında yemin billah ediyordu: -Ya bir şey yok. Adam inkar etmez. Ben ona para verdim. O da bana tapuyu verecek. Biraz acele etmeyelim... Verecek diyorsam verecek... Meselenin üzerinden tam iki sene geçti... Millete yaptığımız borcu bile ödemiştik. Oğlum da artık konuya müdahale etmiş, babasını zorlamıştı: -Ya baba, bu adam ne yüzsüzmüş. Sen aramadıkça o bizi aramayacak mı? Bizimki bunun üzerine biraz da mecburen gitmiş bulmuş adamı. Demiş ki: -Abi... Hani bizim malum bir arsa vardı. Parasını vermiştik size şu zamanda... -Haa evet... -Şey, onun tapusunu artık alsak diyorum be abi... Adam hiç utanıp sıkılmadan bizim Ayhan'ın gözünün içine baka baka ne dese beğenirsiniz? Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00