Duyduğumda beynimden vurulmuşa döndüm. Bizim köydeki şehre yakın, parsel bekleyen tarlamızı satmış babam. Köyden en samimi arkadaşım haber vermişti: -Sizin tarlaya yeni sahipleri bina konduracaklar. Arkadaşa şaşırdığımı belli etmedim ama eve kendimi zor attım. Anneme koştum: -Babam tarlayı satmış da haberimiz yok... Annemin elinde yağ tavası öylece kurudu kaldı sanki... Yerinde sendeledi. Düşecek diye korktum. Üç senedir de evde tarla kavgası yapıyorduk. Annem "satalım da oğlumuzu evlendirelim" derken, babam "ortada fol yok yumurta yokken tarla mı satılır" diye karşı çıkıyordu. Sonunda annem her zamanki gibi baskın çıkmış ve babamdan bir vekâletname kopartmıştı. "Ne haliniz varsa görün!" diye öfkelenen babam günlerce eve gelmemiş kız kardeşlerinde kalmıştı. İşte ne olduysa bu arada olmuştu. Babam demek ki "onlar satıp har vurup harman savuracağına ben elimi çabuk tutayım" deyip satmıştı. Akşama az vakit vardı. Babam akşam ezanında eve damlardı. Kapıyı açar açmaz ikimiz birden yakasına yapıştık adamın: "Bize bu yaptığın ayıp değil mi?" Babam şaşırmış gözüküyordu. Öfkeyle kendini kenara çekti: -Siz ne biçim insansınız, diye haykırdı. Ne tarlası? Ne satması? Verdim ya işte size vekâleti... Daha yetmedi mi?.. -Yalan söyleme! Satmışsın işte. Köyden haber geldi bugün... Yeni sahipleri tarlaya inşaat malzemelerini yığmışlar bile. Nasıl da rol yapıyordu babam: "Yahu ben tarla marla satmadım oğlum!" diyordu. "Satacak olsam size vekâlet verir miydim? Satsam size niye haber vermeyeyim?" Evde sinirler altüst olmuştu. Annem bir kenara çekilmiş hırsından saçını başını yoluyordu. Gelip gelip hesap soruyordu babamdan: -Çıkart parasını... Nereye koydun, kime verdin söyle! -Ya siz niye bana inanmıyorsunuz, ben tarla falan satmadım. Ne biçim insansınız siz? Annem bir tarafta, babam bir tarafta ben arada kalmıştım. Bir tarla meselesi yüzünden başımıza bir hâl gelecek diye korktum. Hani cinnet getiren koca, cinnet geçiren kadın diye haberler okuyoruz... Allah korusun birbirlerine zarar verecek diye gözüme uyku girmedi. Annem dedi ki: "Sabahleyin işe gitme. Erkenden köye gideceğiz. Gidip tarlaya bakacağız. Ben bu yalancıya asla inanmıyorum!.." Ertesi sabah mecburen annemle birlikte köye gittik. Tarlaya yaklaştığımızda bir de ne görelim! Bizim tarlaya demir, çimento, kum, tuğla ne kadar inşaat malzemesi varsa yığmışlar. Bize haber veren köylü haklıydı. Annem tarlada inşaat malzemelerini görünce oraya düştü bayıldı... (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00