Bir genç kız olarak, bana yapılan bu iftiralara artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Ailem çok mu rahattı? Kesinlikle hayır! Başta abim olmak üzere evde herkes diken üstündeydi. Abim öfkeden deli olmuş evde dört dönüyordu: -Kim ise bulunacak. Bu mahallede gerekirse kan çıkacak. Ne var ki babam ve annem sağduyulu insanlardı. Güce karşı güç kullanmak istemiyorlardı. Abim bana atılan bu iftiraya kahroluyor, izin verilmeyince de yumruklarını sıkıyordu. -Benim kardeşime kimse iftira atamaz baba! İftira atılınca da böyle sus pus oturamayız! Kimmiş, hangi komşuymuş söyleyin haddini bildireyim! Ben abimi ikna edemezdim elbet. Ancak özellikle babama karşı son derece saygılı olan abim bir süre daha öfkesini frenlemeyi başarmıştı. Tabii bir iki kere sokağa çıkıp meydan okumuştu: -Çıksın o iftiracı kim ise! Çıksın da kozumuzu paylaşalım... Abimin bu tepkisi, benim sahipsiz olmadığımı ortaya koymuştu. Hakkımda ileri geri konuşmalar kesilir gibi olmuştu. Tabii bu arada hiç ummadığımız bir gelişmeye de şahit olmuştuk. Demişlerdi ki: -O bahsettiğimiz kız sen değilsin. -Kim? -Yanındaki kız. -Teyzem mi? -Teyzen mi değil mi bilmiyoruz ama o kız... Güya o dedikleri serseriyle ben değil teyzem görüşüyormuş. Dedikleri doğru ise internet kefelerden görüşmeleri de o yapıyormuş. İnanmıyordum. Bizi birbirimize düşürmek için böyle söylüyor olmalılardı. Ama yemin ederek dediler ki: -Evet, bu mahallede bu olaydan rahatsız olduk. Ama tavrımızı dillendirmek istemedik. Madem siz tepkinizi açık açık yaptınız, biz de tepkimizi söyleyelim. -Söyleyin! Nerede gördünüz beni? Kiminle gördünüz? -Seni görmedik. Ama senin yanındaki o kızdan rahatsızız biz. İnanamıyordum. Bu benim teyzem olamazdı. Onunla biz sözleşmemiş miydik? Birbirimize sımsıkı kenetlenmeyecek miydik? Ama onun ismi diye benim ismimi söylüyorlardı. Kendi ismi yerine bile benim ismimi vermişti. Bunu bana nasıl yapardı teyzem? Benim canım arkadaşım. Canımdan öte arkadaşım? Dedi ki komşularımız: -Burası gerçekten tertemiz bir mahalledir. Burada şimdiye kadar kimse kimseyle ağız kavgası bile yapmamıştır. Siz de bu mahalleye onun için gelmişsiniz zaten. Dolayısıyla bizi suçlamak yerine, kendinize bakmalısınız. Bu sözler kendini anlayana çok ağır sözlerdi. Ama yanılıyor olmalılardı. Bunu mutlaka teyzemle konuşacak ve gerçeği onlara ispatlayacaktım. Teyzemle konuştuğumda yüzü kıpkırmızı oldu. "Yalan söylüyorlar" dedi. "Bizi birbirimize düşürmek için böyle söylüyorlar. İnanmayacaktık hani... Aramızı kimse açamayacaktı..." -Ben de öyle düşünüyorum teyze... Dolayısıyla birlikte gideceğiz ve bu iftiracılarla yüzleşeceğiz... -Hayır, ben kimseyle yüzleşmek istemem. -Ama teyze bu iftiranın altında kalacak mıyız? Neden çekiniyorsun ki? Teyzem konunun üzerine gitmem üzerine telaşlanmış hareketlerinde çelişkiler yaşamaya başlamıştı. Onun her kuşkulu hareketi sanki sırtıma hançer olup saplanıyordu. Arkamdan hançerleniyordum... Ve beni arkamdan hançerleyen canımdan çok sevdiğim teyzeciğimdi... Bu olabilir miydi? Sonunda kendisi de itiraf etmeye mecbur kaldı: -Ben bu mahalleli değilim. O bakımdan senin adını verdim. Evimiz burası dedim. Gelip senin evinin önünde dolaşacağını ve mahallelinin buna tepki göstereceğini düşünemedim. O günden sonra en sevdiğim teyzemden nefret etmeye başladım. Daha kötüsü, yaşama sevincim kayboldu. Hayallerim yıkıldı. Yazık değil miydi kırılan kalplere ve güzel hayallere... S.H.-Yalova Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00