Osabah kahvaltıyı yaptıktan sonra ağabeyimle beraber traktöre binip Gümüşpınar'ın yolunu tuttuk. Gümüşpınar'dan açık kömür ocağından 3 ton kömür getiriyorduk. Sahipleri belliydi. Biz de nakliye ücreti alıyorduk. Ağabeyim 17 ben de 16 yaşındaydım. Ehliyetimiz olmadığı için ana yollara giremiyorduk. Büyükorhan'ın Orhaneli'ye hudut olan köylerinin yollarını kullanarak gidip geliyorduk. Armutcuk'tan çıktıktan sonra bir yaz yağmuru başladı. Ağabeyim daha fazla ıslanmamak için bu virajlı, stabilize yolda hızlı gitmeye başlamıştı. Kayadibi mevkiine geldiğimizde yollardaki çukurların yağmur suyuyla dolduğunu görüyorduk. Hız kesmeden yola devam ediyorduk. Birden traktör kasasının bir tarafının havalandığını gördüm. -Abi dikkat et!.. Ama yapacak bir şey yoktu. Traktöre bir türlü hakim olamıyorduk. Allahtan yol boştu. Römork savrulmaya başladı. Eğer traktörde aynı sarsıntı olsa çoktan devrilecektik. Bir an içimden atlamak geldi ama çare mi? Ağabeyim nihayet traktörü de, römorku da devrilmekten kurtardı. Yüzü kıpkırmızı idi. Yağmur sularının doldurduğu çukur yüzünden dengeyi kaybetmiştik. Artık daha dikkatliydik. Canımız daha önemliydi. Gümüşpınar'a kömür ocaklarına geldiğimizde güneş çıkmış, biz de elle römorka kömürleri doldurmuştuk. Kantarda kömürü tarttırıp yola çıkacaktık. Fişi alıp parayı ödeyecektik. Ağabeyimle traktöre bindik. Ocak çıkışında 50-60 yaşlarında, sakallı, elinde torbası olan çobana benzer bir amca el kaldırdı. Ağabeyim durdu. Adam traktörle römork arasındaki binilebilecek bir yere çıkıp oturup dedi ki: -Kantara kadar beni de götürün. Ağabeyim: -Tabii amca götürürüz, dedi. Ben adama dikkat kesilmiştim. Adam yolda çalışanlara, kamyon şoförlerine, kimi görürse selam veriyordu. Sanki bu adamı tanımayan yoktu. Hepsi de selamını alıyordu. Ama ismini söyleyen biri çıkmamıştı. Kantara geldiğimizde inmeden ağabeyime doğru eğildi. Dedi ki: -Oğlum, yola göre sürersen, ömrün uzar... Ve traktörden indi. Ağabeyim "sağ ol amca" dedi. Kantara doğru yöneldi. Ben bir çobanın bu kadar anlamlı bir cümle söyleyemeyeceğini düşünerek hemen traktörden yere indim. Kantarın bulunduğu alan en az 10 dönümlük bir alandı. Üstelik düzdü ama o amcayı bir türlü bulamadım. Sonra ağabeyimle yol boyunca konuştuk. Ağabeyim de hayret ediyordu. Sanki bu amca bizi uyarmak için gönderilmişti. Şimdi ne zaman arabaya otursam, marşa basmadan önce bu söz aklıma gelir. "Yola göre sürersen ömrün uzar!.." Ramazan Günhan-Bursa > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00