Bakmayın 8 yaşında olduğuma. Anlattıklarım önemlidir. Benim annem bi tanedir. Hem bana hem küçük kız kardeşime çok düşkündür. Bizi yedirir içirir. Okuyup öğrenmemiz için de gayret eder. Bana derslerimle birlikte dinimi öğrenebileceğim kitapları da okumamızı ister. O gün kahvaltı hazırlarken anneciğim seslenmişti: -Ben kahvaltını hazırlarken sen de Namaz Kitabı'ndan bugünkü dersini okur musun? -Uff anne, dedim. Zaten her gün en az üç tane hikâye kitabı okuyorum. Onlardan zaman kalırsa, dedim. Annem: "Önce dersini okuman lazım" dedi. -Hayır, dedim. Annem üstelemedi. "Ne yaparsan yap" dedi. Kahvaltı hazırlamaya devam etti. O üzüldüğü zaman susardı. Çocukça duygularla onun üzülmesini düşünmeden o gün için serbest kalmama sevinmiştim. Ayakkabılarımı giydim. Sokağa çıktım. Doğruca evimizin yakınındaki parka gittim. Sonra arkadaşlarımla birlikte halamlara gittik. Benim halam onun yengesi oluyordu. Halamların evinde de oynamaya devam ettik. Görünüşte her şey normaldi. Derken çocukça sebeplerden tartışmaya başladık. Arkadaşım canavar olmuştu. Bana hızla vurdu. Ben de ona elimdeki oyuncağı fırlattım. O da üzerime atladı. Sol bacağımı koparırcasına ısırdı. Ben ayağımı kurtarmaya çalışırken o sanki ayağımı koparmak istercesine ısırıyordu. Ağlayışıma içeriden feryadımı duyan halam ve onun annesi geldi. Bizi ayırdılar. Ben ağlaya ağlaya koşar adımlarla eve geldim. Yaşadıklarımı anneme hem ağlıyor hem anlatıyordum. Akşam olmuştu. Panjurları kapatırken pencerenin köşesi sabah ayağımın ısırıldığı yere denk gelmişti. Canım çok yandı. Annem "yine ne oldu?" dedi. Isırık izini gösterdim. Tam o anda 14 aylık olan kız kardeşim, bacağımdaki ısırık izini görünce merak ederek minik eliyle şap diye vurmasın mı? Can acısıyla hüngür hüngür ağladım. Annem saçlarımı şefkatle okşarken, anlamlı bir şekilde gözlerime bakarak "olanları anladın mı?" dedi. Ben de gözlerimi silerek cevap verdim: -Anladım anneciğim. Annemin sözünü dinlemek gerektiğini anladım. Ne zaman annemin sözünü dinleyip onun istediği şekilde derslerime çalışsam, Kur'an-ı kerimimi okusam, dualarımı yapsam o gün ummadığım bir yerlerden bana çikolata, şeker, balon gibi bir şeyler geliyordu. Ne zaman annemin babamın sözünü dinlemez isem o gün de başıma çocukça sıkıntılar geliyordu. Ya bisikletten düşüyordum, ya elim bir yere sıkışıyordu. Bu sefer hatamı iyi anlamıştım. Anne babanın sözünü dinlemek çocuklar için en güzel şeydi. Ahmet Osman Özalp-İzmir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00