Anjiyo yapan Dr. Tunca Bey "10, 9, 8... diye sayacağım. '0' dediğimde ağrıların dinecek" diyor. A gerçekten hiçbir ağrım kalmıyor. Beton gibi olan vücudum, bahardaki tabiat gibi canlanıyor. İlk iş çenemi kontrol ediyorum. Sapasağlam, şükür kırık çıkık yok. Tek hasarlı yerim, sedyeye sıkışan parmağım. Geceyi yoğun bakımda geçiriyorum. Ertesi sabah doktorum geliyor. Stent koyduklarını, dört damarımın tıkalı olduğunu ve on gün içinde ameliyat olmam gerektiğini söylüyor ve "iki kriz geçirdin 3'üncüde şansın bu kadar uzun olmaz" diyor. Taburcu oluyorum. Bana göre her şey normal, sadece çok yorgunum. Ameliyat olacak yer ve doktor arayışındayım. Can arkadaşım rahmetli Adnan Beyin yardımıyla İzmir'de özel bir hastanede Prof. İsa Beye ameliyat olmaya karar veriyoruz. 9. gün hastanedeyiz. Filmler, tetkikler derken ertesi sabah saat 10:00'da ameliyat olacağım. Akşam 17: 30'da yemek geliyor. İçimde bir bulantı var. Eşim yememi istiyor. Bir iki lokma alıyorum ve kendimi iyi hissetmediğimi söyleyip yatağa uzanmamla "hanım ben gidiyorum" demem bir oluyor. Eşim telaşla yardım istiyor. Bayan bir doktor gelip stetoskopla şöyle bir bakıyor ve aceleyle yatağımı dışarı çıkarıp asansöre doğru hızla götürüyor. Eşimin "beni öldüreceksin Mustafa" diye haykırışına tebessüm etmeye çalışıyorum ama her şey yarım kalıyor ve direncim asansör kapısında son buluyor. "Bir iğne yapalım dönerse döner, dönmezse yapacak bir şey yok" dediklerini duyuyorum. Direk kalbe yapılan bu iğneden sonra tekrar kendime geliyorum. Doktorlar, "nasılsın" diyorlar. İyi olduğumu söylüyorum. Ameliyatı yapmaya karar veriyorlar. Onayımı alıp beni hazırlıyorlar. Uyandığımda ağzımda solunum cihazının hortumu olacağını söylüyorlar. Tam uyumak üzereyken İsa Hoca geliyor ve "Ben buradayım" diye sesleniyor. Kendimden geçiyorum. İlginç olan şey; dar bir dikdörtgen çerçeve içinde her şeyi görüyor ve duyuyorum. Sol yanımda çalışan iki doktor kalbimi çıkartıyor. Bir diğer doktor sağ bacağımın ayak bileğinin biraz üst tarafından başlayıp damar alıyor. Bayram sabahını bekleyen çocuklar gibi sevinçliyim. Bıraksalar çiftetelli oynayabilirim. Tam anlamıyla içim içime sığmıyor. Hayata yeniden merhaba diyecek olmanın sabırsızlığını yaşıyorum. Ama sevincim kısa sürüyor. Sağ yanımdaki doktor: "Hocam biz bu ameliyatı boşuna yapıyoruz" diyor ve dünya başıma yıkılıyor. Yüzümün koyu kahveye dönüştüğünü, kelimenin tam anlamıyla kararıp kaldığımı görüyorum. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00