Bizim Yirük Hamdi'nin Halime, sırf çocuğu olsun diye kocasına gelin, kendine kuma aramaya razı olmuştur ama dünür olduğu hem de adaşı olan Halime kız, kendisine kuma gelmeye razı olacak mıdır? Halime kadın nefsini ayaklar altına alarak, köyün diline düşmesi pahasına da olsa, kocasına bir çocuk verememenin üzüntüsüyle olsa gerek adaşı Halime kıza bütün samimiyetiyle niyetini anlatır: -Beni de bilirsin, bizim Hamdi'yi de... Varlığımız da var malımız da mülkümüz de... Ama çocuğumuz yok... Ne yapalım ki Rabbim nasip etmedi... Sırf kocamın çocuğu olsun diye onu evlendirmek istiyorum. Ne dersin, seni kocamla nikah eylesek kabul eder misin? Şimdi adaşı Halime düşünüyor... Bir taraftan kendi yaşı hayli geçkin... Bir taraftan başta ana baba kalmamış. Bu yaşa kadar kimse dünür gelmemiş... Öte yandan gelin gideceği adam ağa çocuğu olsa da yaşı biraz geçkince... Üstelik evli... Bir de kuma gideceği kadın hayatta... Hem de kendi kocasına gelin isteyecek kadar da yürekli bir kadın... Ama nasip olacak ya... Bu dünürlüğü kabul ediyor... Ağabeyi de zaten razı... Derken nikah için ne lazımsa yerine getiriyorlar... İstenenler isteniyor, alınacaklar alınıyor, Halime, Yirük Hamdi'ye ikinci eş olarak gelin gitmeye hazır hale geliyor... Şimdi bizim Ordu'da "düğüşü" derler... Gelini kız evinden almaya erkek tarafının kadınları gider... Birkaç kadın arasından birisi "baş düğüşü" olur... Baş düğüşü öyle sıradan biri değildir... Onun atı bile diğerlerinin atından görkemlidir. Kılığı kıyafeti öndedir. Kendine has özel bir kıyafettir. Onu herkes tanır bilir. Peki Halime'yi gelin almaya kim düğüşü gider? Yirük Hamdi'nin hanımı Halime elbet... Kendi özel atıyla, düğüşü heyetiyle... Halime kız da evinde Halime'yi bekler büyük bir heyecan ve merak içerisinde... Kocasının kendi üstüne evlenmek isteyene karşı çıkmak bildiğimiz tavırdır. Kocası ısrar edip evlenince sabretmeyi de duymuşuzdur. Ama bizzat kendi elleriyle kendi kocasına gelin almaya gitmek duyulduk bir şey midir? İşte Halime bu babayiğitliği yapmaktadır... Ama insan yine de bir yere kadar tahammül ediyor... Halime kadın anlatıyor: "O zamana kadar hiçbir şeyi düşünmemiştim... Tek derdim kocamın bir çocuğu olsundu... Sabredecektim kumaya... Amma enteresan bir şey oldu... Ben düğüşü olarak önde, gelinimiz Halime de at ile arkamızda gelirken ne zaman ki evimizi gördüm, bir tuhaf oldum. Dedim ki kendi kendime: 'Eyvaah Halime sen ne ediyon böyle? Sen evine ne götürüyorsun? Kendine kuma, öyle mi?' O an dünya başıma yıkıldı sanki... Sanki bir rüyadan yeni uyanır gibi oldum... Sanki kendime hançer batırmış gibi yandı yüreğim... Ama hemen arkamdaydı gelin... Her şey bitmişti... Artık ne pişmanlık ne ah etmek fayda verirdi... Şaşırdım ne yapacağımı... Artık anlamıştım ki orada her şey bitti..." Gözyaşlarını içine akıtır Halime... O an yaşadığı acizliğinin verdiği kalp kırıklığıyla Rabbine yalvarır: -Allah'ım bari düzenimi bozma... Sonra ne mi olur? Yine Halime'den dinliyoruz: -Allah kumam Halime'den razı olsun. Ne o bana "gözünün üstünde kaşın var" dedi, ne ben ona... Ben ona analık yaptım o bana kızım oldu... Hem kuma olduk hem abla kardeş... Öyle mutlu bir hayat yaşadık ki... İyi ki gitmiş gelin getirmişim onu... Peki bu evlilikten çocuk olmuş mu? Hem de dört tane... Hey gidi yalan dünya... Şimdi o çocuklar Ankara'da iş sahibi... Büyük anneleri Halime de vefat etti, babaları Yirük Hamdi de... Allah her ikisine de rahmet eylesin... Ama Allah uzun ömür versin anneleri Halime yaşıyor... Rumuz: "Amca oğlu"-Ordu > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00