"İyi bir anne olmamda rehber oldunuz"

A -
A +

Kalabalık bir ailenin çocuğuydum. 1981 yılında 3. sınıfa gidiyordum. Daha bu çocuk yaşta güzel dinimize karşı içimde bir sevgi vardı. Sekiz kardeştik. Kalabalık bir aileydik. Gelen gidenimiz çok olurdu. 1987 yılında babam iş yerinde Türkiye gazetesine abone olmuştu. Akşam, babamın gelmesini iple çekiyorduk. Gazete kapıda kapanın elinde kalıyordu. Çoğunluk ben kapar, tenha bir odaya geçer dedektif gibi satır satır okumadan kimse başından kaldıramazdı. Okudukça hayran kalırdım. Her bir köşesi ayrı bir derya idi. Âlimlerin örnek hayatları hayatımıza birer kutup yıldızı olurdu. 1988 yılında Aziz Mahmud Hüdâyi hazretlerinin hayatını büyük bir zevkle okuduğum gibi eşe dosta da okumuştum. Sevenleri için yaptığı dua beni çok etkiledi. Onun dergâhına gidebilmek için ta o günden adresini saklamaya karar vermiştim. Demiştim ki o günkü aklımla: "Allah'ım evlendiğim zaman eşimden en önemli isteğim beni onun ziyaretine götürmesi olacak." Sanki bir daha bulamazmışım gibi hem adresini hem hayatını anlatan bölümü kesip saklamaya karar verdim. Nereye saklayacağımı bilemedim de çeyiz bohçamın en altına sakladım. Tabii bende filizlenen bu dinî duygulardan evde kimin haberi olacak ki! Bendeki manevi duygular derinleştikçe de evleneceğim gencin dengim olması arzum da her geçen gün vazgeçilmez bir mecburiyet olarak karşıma çıkıyordu... Beni evlendirmek konusunda ailemin kıstası belliydi. İyi biri olsun, devlet memuru olsun, parası pulu olsun. Böyle sıradan arzu. Benim ölçüm ise benim gibi dini hassasiyetleri olan, ibadetini aksatmayan samimi bir mümin... Onların istediği gibi bir dünür geldiğinde evde herkes heyecanlanırdı. Ben ise telaşa kapılırdım. Onlara göre bu fırsat kaçar mıydı? Ben ise kocadan çok hoca olabilecek bir eş ümit ediyor, utandığımdan bu duygularımı aileme söyleyemiyordum. Sadece ellerimi kaldırıp yalvarıyordum: "Allah'ım ben zaten güzel dinimiz hakkında pek bir şey bilmiyorum. Bir de bînamaz biriyle evlenirsem halim nice olur. Sen yardımcım ol ya Rabbi..." Benim feryadı figan ettiğimden kimsenin haberi yoktu. Sanki gözlerim iki çeşme, gizli gizli ağlıyorum... Rabbime şükürler olsun gelen dünürcüler benim gönülsüz olduğumu fark ederek, bir şekilde beni de mahcup etmeden vazgeçerek gittiler. Komşumuz olan bir polisin kızıyla dertleşiyordum ancak. Bir tek ona anlatıyordum içimdeki duyguları. Hayret ki ne hayret! Türkiye Gazetesinde çalışan bir elemana bizi tavsiye etmişler. İsteyenler arasında şükür bir namaz kılan çıkmıştı. Komşumuz olan polis "Ben aileye de damada da kefilim" demesine rağmen ailem tereddüt ediyordu. Ne var ki benim için en önemli kriter dinine olan düşkünlüğü idi. Ailemle evleneceğim genç arasında karar verirken hayli zorlandığımı itiraf etmeliyim. "Ya ailemin dediği yere, ya benim değim yere karar vereceğim." Çok şükür bu evlilik hayırlısıyla gerçekleşti. 1991 yılında evlendik. Rabbim, evliliğimde emeği geçenlerden de razı olsun. Geçen süre beni haklı çıkardı. Gazetem, gerçekten ismi gibi huzur veren bir gazete... Yuvama da her zaman huzur verdi... 18 yıllık evliyim, bir gün aksamadı. Onu okumadan güne başlayamam ki. Köşe yazarlarının hepsine ayrı ayrı teşekkürler. Bütün emeği geçenlerden Rabbim razı olsun. Hepsine dua ediyorum. Acep onlar da bana ve aileme dua eder mi? Ettiğiniz duaların binlerce katı sizlere olsun. Gazetemle beraber doğmuşum. Daha ne kadar yaşarım bilemem ama gazetem hep yaşasın. Benim gibi nicelerine hitap etsin... Teşekkürler huzur veren Türkiye'm... Rumuz: "Bir anneden mektup" >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.