“Masanıza oturabilir miyim?”

A -
A +

“Benim bu sevecen ve gülümser tarzda konuşmalarım çocuğun hoşuna gitmişti”

 

 

 

Utangaç hatta biraz korkak demesek de ürkek tavırlarla masamıza yaklaştı. Göz göze geldiğimizde tebessümümüzden cesaret almış olacak ki kurumaya yüz tutmuş dudakları kıpırdadı:

 

-Amca müsait iseniz masanıza oturabilir miyim? Ardından bir çorba içebilir miyim? Dedi.

 

On üç on dört yaşlarındaki artık delikanlı olmaya adım atmış cılız delikanlıya gülümseyerek cevap verdim:

 

-Tabii evlat ne demek, oturabilirsin. Bir çorba değil ne yiyip içmek istersen söyle. Et yemeği pilav istediğini söyle... Tatlı da müessesemizin ikramıdır.

 

Benim bu sevecen ve gülümser tarzda konuşmalarım çocuğun hoşuna gitmişti. Mahcup bir şekilde gülümsedi ve sessizce masanın diğer ucundaki bir sandalyeye eğreti şekilde oturdu.

 

Adının Metin olduğunu öğrendim. Bir tas çorba içmek için müsaade istediği yer aslında bizim yerimiz değildi. Eşimle gittiğimiz bir arkadaşın düğün merasimiydi. O gün altı kişilik masada eşimle iki kişi olduğumuzu gören Metin fırsatı kaçırmamış masamıza gelmişti. Bunun üzerine hâl hatır sormaya başladım:

 

-Evlat ailen yok mu yalnız mı geldin düğüne?

 

Başını çorba kâsesinden kaldırmadan cevap verdi:

 

-Yalnız geldim amca...

 

- Peki bu Cemil Hoca’yı nereden tanıyorsun? Ailen neden gelmedi?

 

Bu öylesine sorulan bir soruydu aslında ama Metin’in çorbası âdeta boğazına düğümlendi. Çorba kasesinden başını kaldırdı. Elindeki kaşığı da masaya koyduktan sonra suç işlemiş veya hata yapmış da itiraf eder gibi konuştu:

 

-Düğün sahiplerini tanımıyorum amca.

 

-Aaa gerçekten mi?

 

-Doğruyu söylemek gerekirse ben fırsat bulduğum her yemekli düğüne giderim.

 

-Neden?

 

-Karnımı doyurmak için.

 

-Yani bu alışkanlık hâline gelmiş bir şey mi yoksa?

 

-Yok abi beni herkes “Çorbacı Düğüncü Metin” olarak bilir.

 

-Ana babanın haberi yok mu?

 

-Benim ailem yok abi. Annemi babamı hiç görmedim. İhtiyar nenem ile beraber kalıyorum. Elimden geldiği kadar okuyorum. Yaz tatillerinde hafta sonlarında ayakkabı boyacılığı yapıyorum. Ne yapalım kaderimiz böyleymiş diyerek hayat mücadelemi yapıyorum. İşte böyle düğünlerde filan da bir sıcak çorba içme fırsatı yakalıyorum. Eğer rahatsız ettiysem de özür dilerim. Çorbam da bitti sayılır. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.