Polisin son sözü içime işledi

A -
A +

O sabah yüreğime bir sızı düştü ki anlatamam. Ayakkabıcı dükkanımıza gidiyordum ama elim ayağım kesilmişti. Sanki bıraksalar kaldırıma çöküp ağlayacaktım. Sanki içimi bir şey yakıyordu. Hiç böyle olmamıştım. "Hayırdır inşallah" diyerek kendimi toparlamaya çalıştım. Dükkanı açtım. İçeri girdim. Bismillah telefon çaldı. Bu saatte kim arar ki? Aaa? Baktım babam arıyor. Ama nasıl olur? Babam beni nasıl arar? Çünkü biz babamla hiç görüşmüyorduk ki. Küs idik. Neredeyse yüzünü dahi unutmuştum. Zaten o, İzmir'de yaşıyordu. Yıllar bir film şeridi gibi canlandı gözümde... Babam, seneler önce şiddetli geçimsizlik yüzünden ceketini alıp çıkmış, bir daha da eve dönmemişti. Gidiş o gidiş... Ben hep birgün çıkıp gelecek diye beklerken onun ikinci evlilik yaptığını öğrenince yıkılmış, bu kararını biraz da gurur meselesi yapmıştım. Doğrusu biraz kırılmıştım babama ne bileyim... Telefon acı acı çalıyordu... Yıllar sonra hem de sabahın köründe... Nasıl cevap vereceğimi şaşırdım: -Efendim baba... İkinci bir şok... Karşımdaki ses başkasının. Babama ait değil. İçim yeniden yandı... Arayan bir polis memuruydu: -Beyefendi bu telefonun sahibi bir trafik kazası geçirdi. Allah kimseye vermesin. O an dükkan başıma yıkıldı ... -Babam!.. Hıçkırıklar boğazıma düğümlendi... Polis "hastaneye kaldırıldı" falan diyordu ama anlamıştım... Hele son sözü içime işledi: -Telefonda "oğlum" diye kayıtlı olduğu için sizi aradık... Ah babam... Yıllarca ben onu defterden silsem bile o benim numaramı "oğlum" diye telefonunda taşımıştı. Çok duygulandım. Pişmanlık ve vicdan azabı yakıp kavurdu içimi. Nasıl özledim birden. Nasıl hasret kavurdu yüreğimi... Allah'ım inşallah polisin dediği gibidir diyerek kaza mahallini ve adresi aldım... Uşak çıkışında kaza olmuş, Uşak Devlet Hastanesine kaldırılmıştı. Dükkanı kilitleyip eve gitmek üzere bir taksi çevirdim. Bu arada annemi aradım: -Anne, babam kaza geçirmiş... Annem de şaşırmıştı. Yıllarca görüşmediği kocasının kaza geçirdiğini duyunca sanki sabahleyin yanındaymış gibi heyecanlanmıştı: -Seni nerden aradı, dedi. -Babamla konuşmadım. Polislerin haber verdi, dedim. Annem telefonda koptu... Ondan nefret eden annem onu bu kadar mı seviyordu? Hayret ettim... Hemen arabayı hazırlayıp yola çıkacaktım. Annem "Ben de geleceğim" dedi...Ablam ve kardeşim evde kalacaktı. Biz Uşak'a vardığımızda durumu haber verecektik. Yol boyu babamı düşündüm... Çocukken "ne kötü" diye tanıdığımız "ne iyi" babamı... Ben iyice büyüyüp dükkanı çekip çevirene kadar meğer babam dükkanın elektrik faturalarını, vergilerini, beyannamelerini falan hep kendisi takip etmişti. Annem yüzünden evden ayrılmıştı ama çocuklarını ve ailesini kendi halimize bırakmamıştı. Uzaktan da olsa koruyup kollamıştı... Biz ise onu, yaptığı ikinci evlilikten dolayı yargılıyor ve suçluyorduk. Tabii babamın asıl sürprizinden haberimiz yoktu. Hastaneye geldiğimizde ortalık ana baba günüydü. Çok feci bir kaza olmuştu. Bir otobüsle bir tanker çarpışması sonucu sekiz kişi hayatını kaybetmişti... Ambulanslar, görevliler, hasta yakınları, cenaze sahipleri hastane önü ana baba günüydü...Bir an önce babamı bulmalıydım. Kalabalığın ortasında sanki deli gibi bağırıyordum. Babamın adını soyadını haykırıyor, "Nerede olduğunu bilen söylesin!" diye yalvarıyordum. Görevliler kime ne cevap vereceğini bilemiyordu... Bir ara kalabalığın arasında orta yaşlarda bir kadınla göz göze geldim. Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Devamı yarın Ferit Şahin - Sivas Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.