"Çilingir çağırtıp kapıyı açtırıyor. İçeri girip bakıyorlar ki ablam içeride perişan bir durumda!.."
Kader ablamın tedavisi için birkaç sene uğraşan eniştem gözle görülür bir iyileşme olmayınca yaşama sevincini kaybetti. Çocukları annesiyle zaten ilgilenmiyordu. Eniştem de sorumluluk almasını bilen biri değildi. Kendini dışarı verdi. Büyük yeğenim Süheyl memur olup Adana'ya gitti yerleşti. İlk seneler bayramlarda geliyordu ama cep telefonları çıkalı mesaj atıyor sadece. Yüzünü gördüğümüz yok.
Hasta ablam evde kızı Leyla ile hayata tutunmaya çalışıyordu. Leyla liseyi bitirmiş ama okumamıştı. Ben arada bir ziyaretine gitsem de hem ablama bakacak zamanım yoktu hem maddi olarak kendimizi zor geçindiriyorduk.
Annem babam yaşlı olsalar da düzenleri olan kimselerdi. İnsan yaşlı da olsa evladından vazgeçmiyor, ablamla en çok annem ilgileniyordu.
İki sene önceydi. Bir de duyduk ki ablamın küçük kızı Leyla annesini evde öylece bırakıp çekmiş gitmiş. Aylar sonra ortaya çıktı ki birisiyle kaçmış. Evlenmiş kiminle evlendiyse hiç bilmiyorduk.
Annem her iki üç günde bir kızının yanına gider. Bazı geceler orada bile kalırdı. O gittiğinde kapıyı açan olmayınca telaşlanıyor. Komşulara soruyor, kimsenin bir şey bildiği yok...
Çilingir çağırtıp kapıyı açtırıyor. İçeri girip bakıyor ki ablam içeride perişan bir durumda... Ev pislik içinde, ortalık küf kokuyor... "Leyla nerede?" yok... Nereye gittiği belli mi yok? Annem torununun kaçıp gittiğini daha o gün öğreniyor ama ar edip kimselere söyleyemiyor.
Eniştemin eve gelip gelmediği de belli değil. Dolayısıyla ablam için "bu kızcağız bu evde böyle nasıl yaşasın?" diyerek alıp evlerine getiriyorlar.
Ben de annemlere ziyarete gittiğimde öğrendim. Doğrusu ablam için hem üzüldüm hem de annemlerin yanına getirildiği için sevindim. Üzüldüğüm şey ise eniştemin vefasızlığıydı. İnsan karısına bu kadar mı ilgisiz olurdu. Ablam bir aydır annemlerde imiş de bir gün olsun merak edip de "Kader evde yok, sizde mi?" diye sormamış.
O ziyaretimde annemden duydum. Oturdukları daireyi ablamın üzerine yaptıracaklarmış. Niye? "Onun kimi kimsesi yokmuş. Kendilerine bir şey olursa sokaklarda kalmasın imiş!" Dedim ki:
-Anne bu endişe ile daire mi verilir? Sen daireyi kızının üzerine yürüttüğünde eniştem gelir oturursa sonra kendinizi kapı dışında bulacağınızı hiç düşündünüz mü?
Annemin cevabıyla kahroldum:
"Sen ablanı mı kıskanıyorsun?" Devamı yarın