“Utanmasam çocuk gibi ağlayacağım...”

A -
A +
“Olduğum yere yığılacak gibi oldum. Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissediyordum...”
 
Doktor “neyiniz var?” dediklerinde durumu özetledim ve kendimi iyi hissetmediğimi söyledim.
Beni tepeden tırnağa muayene eden doktor, sıkıntımın ne olduğunu anlamak üzere tam idrar ve kan tahlili istedi. Akciğer filmi, kalp ritim grafisi (EKG) filan derken benimle yakından ilgilendi…
Bu arada emlakçı arkadaşıma dualar ediyordum içimden. Nasıl da fark etmişti benim hâlimi. O yıllarda şimdiki gibi parayı önceden verip sonra işlem yapılmıyordu. Hasta işlemleri yaptırıyor, sonra muhasebeye gidip ödemeyi yaptıktan sonra taburcu oluyordu.
Benim tahlil sonuçlarıma, röntgen filmime filan bakan doktor müjdeyi verdi:
-Oh çok şükür hiçbir değerinizde öyle anormallik yok… Biraz tansiyonunuz yükselmiş ama heyecandan da olabilir. Ama sonuçlar oldukça iyi…
-Yani bir şeyim yok değil mi?
-Yok… İlaç yazmaya bile değmez… Geçmiş olsun…
-Çok teşekkür ederim, sağ olun…
Doktorun odasından çıkıp vezneye yöneldim. Borcumun ne kadar olduğunu sordum. Veznedeki kızcağız adımı soyadımı alıp, benim üzerime kayıtlı yapılan tahlil tetkik röntgen ne varsa hepsini alt alta sıralayıp fiyatı söyleyince asıl orada düşüp bayılacak gibi oldum.
Benim bir emekli aylığımın neredeyse yarısını tutuyordu bu para. Şaşkınlıkla yutkundum…
-Kızım şey, benim üzerimde bu kadar para yok ki. Üstelik daha maaş almama bir hafta var. Ben emekli adamım. Hay Allah ne yapsak?
Kızcağız dedi ki: “Amcacığım burası özel sağlık merkezi. Burada ister istemez her şey ücretle. Ve benim de size yapabileceğim bir şey yok. Ben burada görevliyim.”
Olduğum yere yığılacak gibi oldum. Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. Çünkü ben bu yaşa kadar hep ayağımı yorganına göre uzatmış birisiydim. Tamam borcum derdim olmuyordu ama kenara üç beş kuruş atma şansım da olmuyordu. Ay başını zor getiriyordum emekli maaşıyla. Bir kenarda param yok ki alıp getirsem. Utanmasam orada çocuk gibi ağlayacağım çaresizlikten…
“Ne yapsam, Allah’ım kime ne haber versem?” derken hatırıma geldi. Emlakçı dostumu arayabilirdim. Çünkü nasıl olsa benim rahatsızlığımı zaten o fark etmişti. Hastaneye apar topar geldiğimi o görmüştü. Onu arayabilirdim.
Aradım kendisini. Kusura bakmamasını, hastanede masraf çıktığını ve üzerimde o kadar para olmadığını söyledim kekeleyerek, utana sıkıla… Ne adammış ama… Sağ olsun hiç ikilemedi:

-Lafı mı olur Hayri Beyciğim, neredesin? Hemen geliyorum... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.