Onun gitmesi düşman yağmasını önledi! Ünlü tarihçiden Sultan Vahideddin hakkında çarpıcı yorum

Cumhuriyet devrinin ünlü tarihçilerinden Reşat Ekrem Koçu, aleyhinde anlatılanlara dikkat çeken bir yorumla cevap veriyor. Vefatının üzerinden tam 99 yıl geçen Sultan Vahideddin'in hakkında söylenenlere gelin yakından bakalım...
16 Mayıs 1926 senesinde vefat eden Sultan Vahideddin Han hakkında türlü propagandalar yapılmaya devam ediyor.
Bu yüzden son Osmanlı padişahı hakkında yapılan insaflı yorumlar dikkat çekiyor.
Sultan Vahideddin hakkında resmi ideolojiyi savunan yazarlardan Reşat Ekrem Koçu'nun sözleri padişahın nasıl bir girdabın içene sürüklendiğini gözler önüne seriyor.
"KARA BAHTLI İNSANLAR SİGORTA LAMBALARINA BENZERLER"
Reşat Ekrem Koçu Sultan Vahideddin hakkında şunları söylüyor:
“Sultan Mehmed Vahideddin için ‘vatan hâini’ derler, ben küçük bir ilave yapayım: Vatana ihanet ile idama mahkûm, yaşının çok ilerlemiş olması, Fransa’ya eski hizmetlerinin hatırlanması ve Fransa’yı sevdiğinden şüphe edilmemesi dolayısıyla ölüm cezası müebbet kalebentliğine çevrilen Mareşal Peten gibi diyeceğim.
Mâzileri çok temiz olan ve memleketleri felâket girdabına düştükten sonra işbaşına geçen, ağır mesuliyetler yüklenen, yenik milletleri daha fazla çiğnetmemek için nefret edilen, galip düşmanlara dostane el uzatmak durumunda kalan, o kara bahtlı insanlar, milletlerin tarihlerinde sigorta lambalarına benzerler. Kendilerinin yanması büyük tesislerin kurtarılmasını temin eder. Sultan Vahideddin’in tuttuğu yol, başta Topkapı Sarayı hazinesi ile müzelerin ve milli kütüphanelerimizdeki kıymetlerine paha biçilmez, en küçük bir parçası yerine konulamaz hazinelerinizin kahhar düşmanlar tarafından yağmasını önledi.”
Esasında akademisyenler tarafından "popüler tarihçi" kategorisinde değerlendirilen, Osmanlı tarihi hakkında eleştirilen görüşleri olan Reşat Ekrem Koçu, resmi ideolojiyi savunan isimlerin başında geliyor.
Cumhuriyetçi kimliğiyle tanınan Koçu'nun bu insaflı değerlendirmesi, Sultan Vahideddin'in hayatının iyi öğrenilmesi gerektiğini gösteriyor.
SULTAN VAHİDEDDİN NASIL TAHTA ÇIKTI
Tam adı Sultan VI. Mehmed Vahideddin (Vahdettin), olan padişah, Osmanlı İmparatorluğu'nun 36. ve son padişahı olarak biliniyor.
Tarihin en tartışmalı figürlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Tahta çıktığında İttihat Terakki üyeleri memleketi I. Dünya Savaşı'na sokmuş, milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş, ardından ülkeden sessizce kaçmışlardı.
1918'de savaş kaybedilmiş ve imparatorluk toprakları işgale uğrayarak parçalara ayrılmaya başlamıştı.
"İNGİLİZ UŞAĞIYDI' GİBİ YORUMLARDAN KAÇINMAK GEREKİR"
Tarihçilerin değerlendirmelerine göre işgalin baskısı altında İstanbul'dan memleketin selameti için mücadele verdi. Ancak gerek Yunan harbi gerekse İngiltere'nin ikili oyunları onu geri dönüşü olmayan bir girdaba sokmuştu.
Anadolu'da başlayan ve Ankara'da kurulan meclisle devam eden mücadeleyi Hilal-i Ahmer'e yaptığı ve yaptırdığı bağışlarla desteklemiş ancak siyasi gidişat istendiği gibi olmamıştı. Ali Kemal vakasının yaşanmasıyla da ülkeyi terk etmeye mecbur kaldı.
Yiğeni Fethi Sami Bey padişahın 4 senelik saltanatı hakkında “Milleti korumak için paratoner vazifesi gördük. Mukadderat böyleymiş!” dediğini aktarıyor.
İngiliz zırhlısıyla ülkeden ayrılmak zorunda kalmasına dair yorumlara tarihçi İlber Ortaylı şöyle cevap veriyor:
"O yüzden “İngiliz uşağıydı” gibi yorumlardan kaçınmak gerekir. Çünkü Fransa Ankara Musalahası’nı yapmıştı ve artık donanmayı burada tutmuyor, sur içi İstanbul’da öylesine bir işgal kuvveti bulunduruyordu. İtalya ise zaten Üsküdar’daydı ve Ankara Hükümeti ile arası çok iyiydi. Bu yüzden o da seçenekler arasından eleniyor. Padişahın da tabii ki Yunanlara sığınması gibi bir durum söz konusu değil. Geriye kala kala sadece İngiltere kalıyor. Dahası Boğazlar mıntıkasının denetimi de İngilizlerin elinde…"
Vaktiyle İsmet İnönü'den sonra CHP genel başkanlığı yapan ve 2006 yılında vefat eden Bülent Ecevit, 17 Temmuz 2005’te Hürriyet gazetesinde şöyle diyor:
“Ben Vahdettin için hiçbir zaman hain demedim. Çünkü ne kadar zor koşullar altında padişahlık yaptığını biliyorum. Ülke işgal altındaydı. Ordusu kalmamış. Bu koşullar altında bile birçok önemli iş yaptı.”
SON SEFER: SÜRGÜNDE GEÇEN ACI DOLU YILLAR
İngiltere, Padişah’ın, Hicaz, Mısır, Filistin, Kıbrıs gibi Müslümanların çok olduğu bir memlekette kalma talebini reddetti. Üstelik Padişah’ın para kaynaklarını da bloke ederek elini bağladı.
Bu yüzden önce Malta'ya ardından Hicaz'a ve son olarak İtalya'ya gitmek zorunda kaldı. Yıllarca vatan hasretiyle yaşayan Sulta Vahideddin 16 Mayıs 1926'da San Remo'da hayatını kaybetti.
Vefat ettiğinde cenazesi borçları yüzünden günlerce bekletildi. Naaşı gizlice kaçırılarak Suriye'ye götürüldü ve Şam'da toprağa verildi.