Çin İmparatoru'nu dize getirdi davasından dönmedi

Çin İmparatoru'nu dize getirdi davasından dönmedi

RAMAZAN 2013 Haberleri

Çin İmparatoru'nun 'Seni ülkemin en güçlü kadını yapayım' teklifini reddeden Dilşad Hatun, tam bir Türkmen kızıdır. Kahramanlığı dillere destan olur.

Yıl 1756... Yer Türkistan.Ülke Davaçi Han'ın idaresinde huzur içinde yaşamaktadır. Ancak bazı beyler saltanat sevdasına kapılıp hasımları Çin İmparatoru Chi-En-Lung'dan yardım isteyince, düşman el ovuşturmaya başlar. İmparator yırtıcılığı, inatçılığı ve öfkesi ile tanınan Komutan Şao-Hui'yi Türk ellerine yollar.
Türkler teslim olmaz ama organize de olamazlar. Şao-Hui kırık dökük kuvvetleri ezmekte zorlanmaz. Ancak Hoca Burhaneddin ile kardeşi Hoca Cihan, Başbuğ Davaçi'nin yanında durur, canları pahasına savaşırlar.
Hoca Cihan'ın hanımı Dilşad Hatun tam bir Türkmen kızıdır. Erkek gibi ata biner, attığını vurur, vurduğunu yıkar. Öylesine seri ve kıvrak dövüşür ki Şao-Hui bile hayran olur, onu izlemeye başlar. Her ne kadar sırtında zırhı, başında tolgası olsa da hareketlerindeki kadınca zarafet ihtiyar tilkinin gözünden kaçmaz. Çaşıtlarından (casuslarından) onun Dilşad Hatun olduğunu öğrenir. Hakkında bilgi toplar. Bunu bir rapor haline getirip İmparatoruna yollar.
İmparator bu sözlerin tesirinde kalır, uzaktan uzağa aşık olur Dilşad Hatuna...
Şao-Hui'yi bir an önce işgali tamamlaması için zorlar. Şao-Hui'nin şehirde gözü yoktur, sadece Hoca Cihan ile Davaçi'yi ister o kadar. Şah Ali önceleri "mümkünü yok" dese de iki mücahid ona teslim eder. Aradan aylar geçer, Komutan Şao-Hui ilkinden güçlü orduyla çıkar gelir sil baştan dayanır kapıya.
Ali Şah "seninle anlaşmıştık ama" der, "alacağını aldın ne istiyorsun daha?"
DİLŞAD'I VER KUŞATMA BİTSİN
Dilşad'ı ver kuşatmayı kaldırayım. Sizi bir daha gelmemek üzere rahat bırakayım.
Şah Ali bunun üzerine Dilşad Hatun'a, "n'olur imparatora git" derler, "yoksa soyumuzu tüketecekler, vebalin büyük olacak!"
Bunu çaresizce kabul eden Dilşad Hatun, Çinlilerden ve Türklerden oluşan bir heyetle çıkarlar yola. Ne zırhını çıkarır, ne tolgasını, atından bile inmez kaidelerini hiçe sayar.
Dilşad Hatun belinden kılıcını çıkarıp uzatır; "İşte nbsp;silahım, askerlerini çek yurdumdan!"
- Hiç endişeniz olmasın!
- Peki ya kocam, Şah Cihan?
- Siz istirahat edin, onu sonra konuşalım.
Öncelikle kocasının öldüğünü duyurmalı, ümidini kırmalıdır. Nitekim fısıltı gazetesi yayına başlar, birileri Dilşat Hatuna Hoca Cihanın başının nasıl mızrağa takıldığını ve teşhir edildiğini duyururlar.
Aradan 8 uzun sene geçer, imparatorun aşkı azalmaz, artar. Defalarca kapısını çalar yalvarır "gel seni imparatorluğun en güçlü kadını yapayım" der.
- Kâfirle evlenememe dinim izin vermez.
- Dinimi değiştirirsem bu mevkide kalamam!
- Neyi kaybedeceğin umurumda değil, zaten bir gün hançerimle, öcümü alacağım.
- Senin elinden olsun da, ölüme de razıyım.
- Lütfen çık ve beni yalnız bırak!..
Bu tür konuşmalar sıklaştıkça Ana Kraliçe telaşlanmaya başlar. İmparatorun şehirden ayrıldığı günlerden birinde peşine cellâtları takar, Dilşad Hanımı malikânesinde öldürtür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...