Fakir fukaranın sığınağı yetimlerin anası

Fakir fukaranın sığınağı yetimlerin anası

RAMAZAN 2013 Haberleri

Pertevniyâl Sultan, Güler yüzüyle, tatlı diliyle, yardımseverliği ile öne çıkar. Hayatını hayır hasenata adar.

Dikkatinizi çekti mi bilmem tabiri câizse valide sultanlar âdeta hayır hasenat üzerine programlanmıştırlar. Esîre bir kızcağız oldukları için yakınları akrabaları olmaz. Vârisleri şehzade ya da padişahtır ki onlar dahi dönüp analarının malına bakmazlar. Eh dağıtacak yakın, bırakacak evlat olmayınca istikamet bellidir: Hayır hasenat…Mâlum, sultana dünyanın dört bir yanından cariyeler (esîreler, hükümdar hediyeleri) yağar. Bunlar "kadınlar akademisi" sayılan haremde sıkı bir tedrisata alınırlar. İşte Pertevniyal Sultan da bu merhalelerden geçer, yardımseverliği ile akranlarına fark atar. Nitekim yaptığı hayırlar ile amel defterini kıyamete kadar açık tutar.
Tarihçiler Pertevniyâl Sultanın nereli olduğu hakkında bir şey yazmaz, ancak güler yüzlü, insan canlısı ve yardımsever olduğunda ittifak yaparlar. Henüz 17 yaşında 2. Mahmud Han'la evlenir (1829) ve Abdülaziz gibi bir aslan parçası doğurarak (1830) hazların en güzelini tadar... Oğlu tahta oturunca (1861) imparatorluğun en güçlü kadını olur, zira haremi (sultanın evini) padişah hanımlarından değil, padişah analarından (valide sultanlar) sorarlar.
Ne mutluluk, ne mutluluk diğil mi? Hâlbuki zirvelerde rüzgârlar sert eser. Abdülaziz zeki, tahsilli, gayretli bir padişahtır, yiğittir, korkusuzdur, pehlivan yapılıdır ki dedesi Yavuz'u andırır. Ancak saltanatına rastlayan günlerde onun gibi düşünenler azalmış, devlet kademeleri batı hayranları tarafından paylaşılmıştır.
OĞLU HUNHARCA KATLEDİLİR
Pertevniyal Sultan 4 Haziran sabahı oğlunun odasında bir gariplik hisseder. Kanadı ardına kadar açık kapıdan girince ciğerparesini kanlar içinde görür. Rahle üstünde açık bir Kur'an-ı kerim. Belli ki mücadele olmuş, ortalık per perişan. Halîfe henüz sağ, benzi bembeyaz. Ellerini, anacığına uzatıyor, son sözü "Allah" olur. Üç gün evvel selâm duran adamlar arsızlaşır, Vâlide Sultânı ite kaka çıkarıp, kulağındaki küpeleri, parmağındaki yüzüğü çekip alırlar. Halîfeyi eski bir perdeye sarıp, Ortaköy karakoluna götürürler. Can çekişirken Rüşdü, Midhat ve Avnî Paşalar gelip, "hadi bizi azletsene" diye alay ederler. Vâlide Sultân, "Aslanımı şehîd ettiniz, beni de şehîd edin" diye haykırınca, çeke çeke (yalın ayak, yaşmaksız, ferâcesiz) karakola götürürler, cinayet mahallinden uzaklaştırmak için de Topkapı Sarayı'na kapatırlar. Kızlar ağası bile üç gün sonra saraya girebilir. Onları, kapatıldıkları odalarda aç susuz, bitkin baygın bulurlar. Düşünün, felaketten ancak 6 gece sonra birer kandilleri olur. Valide Sultana 8 gün boyunca işkence edilir, mallarının yerini söyletmek için akıl almaz şeyler yaparlar. Sultân Pertevniyal Sultana reva görülen eziyet Abdülhamîd Hân tahta çıkıncaya kadar sürer. O günden sonra Abdülaziz Han'ın aile efradı Feriye Sarayı'nda münzevi bir hayat sürer, Yusuf İzzeddin Efendi ninesinin gönlünü hoş tutup, çok duasını alır.
Ölene kadar çilekeş bir hayat süren Pertevniyâl Vâlide Sultan, 1883'te vefât edip Aksaray'da kendi adıyla anılan caminin türbesine defnedilir.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...