Melekler de sarıklıydı

Melekler de sarıklıydı

Ramazan Haberleri

Efendimiz Miraç’ta meleklerin çoğunu sarıklı görür. Bu yüzden daima sarık kullanırlar.

Rivayet olunur ki, Efendimizin sarığının adı Sehâb’tır. Altına bir başlık giyer, üstüne tülbend sararlar.
Katiyyen başı açık dolaşmazlar. Mübarek sarıkları, ne şerefli başlarına ağırlık verecek kadar büyüktür, ne de güneşten, soğuktan, rüzgârdan saklamaya yetmeyecek kadar ufak.
Sarıklarının ucunu (taylesan) mübarek kürek kemikleri arasına ve sırtlarının ortasına kadar sarkıtırlar. (Abdullah bin Ömer)
Umumiyetle beyazdır. Ancak Mekke’nin fethinde mübarek başlarına siyah renkli bir sarık (İmame sevda) bağlarlar  (Müslim).
Enes bin Mâlik ise “Efendimiz Mekke’ye başında miğferle girdi” der. Bazı âlimler iki rivâyetin arasını bulur “siyah sarığın miğfer üstüne sarılmış olabileceğini” yazarlar.
Nitekim Kâdî Iyâd noktayı koyar “Şehre girdikleri zaman mübarek başlarında miğfer vardı, bilahare siyah sarık sarındılar”. 

UCU USULCA...
“Fahr-i Kâinat bana sarık sardı. Sarığın ucunu omzuma sarkıttı ve buyurdu ki: “Allahü teala, Bedir ve Huneyn gazalarında bana böyle sarıklı meleklerle imdat eyledi.” (Hazreti Ali)
“Resulullah bana sarık giydirdi. Önden ve arkadan uçlarını sarkıttı” (Abdurrahman bin Avf)
Demek ki sarığın ucunu sarkıtmanın birkaç şekli var. Süvariler sarıklarını tahnîk eder uçlarını sarkıtıp boyun altında bağlarlar.
Sahabe-i kiram sarıklarını sarmaya besmele ile başlar ve sağ ellerini kullanırlar. Eğer yeni ise Fahr-i Kâinat’ın bildirdiği zikir ve duaları okurlar.
Resulullah Efendimiz “Gerçekten bizimle müşrikler arasındaki fark, kalensüveler üzerine sarılmış sarıklardır” buyurdu. (Rükâne radıyallahü anh)
“Efendimizin beyaz bir kalensüvesi vardı” (Hazreti Âişe radıyallahü anhâ) “Kalensüveleri sivri değil, yassıydı, başlarına yakışırdı”(Ebî Kebşetü’l-Eninârî)

NAMAZDA TAKKE
Efendimizin başı daima örtülüdür, namazlarını da böyle kılarlar. Bu sebeple fakihlerimiz başı açık namaz kılmanın mekruh olacağını yazarlar.
İslam memleketlerinde havaliye has takkeler yapılır. Fes, bere, papak...
Araplar sarığa imâme, Farslar destâr der, Batılılar ise alayına türban adını takar.
Mescitlere giderken giyilmesi emredilen zinete, erkeklerin başlarını örtmesi de dâhildir. Hatta secdede baştan düşen takkenin fazla hareket yapmadan tekrar giyilmesi tavsiye edilir.
Ancak son yıllarda yayılan golf, beyzbol, fidel şapkaları ve bilumum siperli serpuşlar secdeye mani oluyorlar.

TARİH TURU...
Vehb bin Münebbih’e göre ilk sarığı Zülkarneyn aleyhisselâm giymiştir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’dan getirdiği mukaddes emanetler arasında Yûsuf aleyhisselama ait olduğu söylenen bir sarık da bulunmaktadır.
Abbâsîlerde ulema yuvarlak bir külah üzerine kısa ve hafif bir sarık sarar. Memlukler (gulamlar) çift taylasanlı “Bağdâdiyye” takınırlar.
Fâtimî nazırları Bağdâdiyyelerin üzerine “tarha” denilen simle işlenmiş siyah örtü (muhannekûn) atarlar.
Kalkaşendî, Eyyûbîlerde kadıların ve ulemânın “şâşât” (büyük sarık) giydiklerini, uçlarını saldıklarını (züâbe) yazar.
Evet, kadıların sarıkları irice tutulur, hüküm verene vakar katar. Bir ara seyyidlere ve şeriflere yeşil sarık taktırılır. Ancak istismarcılar artınca kaldırılır.
İslam memleketlerinde zimmiler rahat yaşar ama Müslümanlara has kıyafetleri giyinip kuşanamazlar.

MAKBUL MESLEK
Ecdadımız külah, takke ve fes gibi başlıklar üzerine tülbent, ağbani ya da şal sarar. Destârîler (sarıkçılar) dağdağan, silme, burma, örfî, yûsufî, selîmî, düzkaş gibi sarıklar yaparlar. O minyatürlerde gördüğümüz iri kavuklar merasim kıyafetidir, günlük hayatta kullanılmaz.
Tasavvuf ehli de kendilerine has sarıklar takar, yolda belde karşılaşan o zatın mensubiyetini (Nakşi, Kādirî, Mevlevi, Halvetî, Uşşaki, Şazili, Gülşenî) rahat anlar. Osmanlı sarayında sarıkçıbaşılar muteber memurlardır. Emri altında on beş kadar yamak (tülbent gulamı) bulunur ve Sarık Odasında çalışırlar. Yıpranan kavuk ve pûşîdeleri hazine başkullukçusu ve kaftanî mârifetiyle onarır, şimşir ağacından mamul, altın yaldızlı hususi sarıklıklara takarlar.

Melekler de sarıklıydı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...