HAYATİ NOKTALAR

A -
A +
SA-Suudi Arabistan, BAE-Birleşik Arap Emîrlikleri ve Fransa, Türkiye’nin devreye girip Libya Millî Mutabakat Hükûmeti’ne çok değerli destekler vermesiyle bu topraklarda kaybettiler. Yenilen güreşe doymazmış. Mağlup kafadarlar, bu defa MMH’yi isyankâr generalle aynı masaya oturtmak için Mısırlı darbeci Abdülfettah es-Sisi’yi kullanmaya başladılar. Sisi, Libya’ya tehditler savurmaya başladı. Libya ordusu, Sirte ve Cufra’yı emperyalizmin kuklası Halife Hafter çapulcularından istirdat etmek üzere iken darbeci Sisi, buraları “kırmızı çizgi’’ sayacağını açıkladı.
Kırmızı değil, istersen kıpkırmızı çizgi say!.. Ne çıkar? Adama “adın ne?’’ diye sormuşlar. “Mülayim’’ demiş. Soranlar, bıyık altından gülmüşler “sert olsan ne çıkar!’’ Payanda ile ayakta duran bu haysiyet celladı, kırmızı çizgi lakırdısı edince Libya MMH-Millî Mutabakat Hükûmeti, bir çöl aslanı tavrıyla ânında cevap verdi. “Haddini bil, en ufak müdahaleni savaş sebebi sayarız!’’
Sisi ve suç ortakları, MMH’nin bu gücü nereden aldığını biliyorlar. Bir müdahalede yalnızca Libya ile değil, Libya ve Türkiye ile çatışacaklarını biliyorlar. Bunun üzerine AB-Arab Birliği hareket geçirildi. Libya konuşulacaktı. Varlığıyla yokluğu bir olan bu lafta birlik, fildişi kulesinden inme zahmetine katlanmıştı. Genel sekreterlik, keyfince bir toplanma takvimi tayin etti. MMH de davet edilmişti. Fakat daveti reddetti. Zira AB, teşkilat iç nizâmnamesine aykırı biçimde gün tayin etmişti…
Şimdi yeni takvim söz konusu ama oradan sadre şifa bir fayda çıkmaz…
Sadece Kuzey Irak’ta değil Libya’da da iyi gidiyoruz. Feyyaz es-Serrac, 24 ayar bir dost, hayatı için mevcuttan da fazla itina göstermeliyiz.  
Türkiye, 20. asırda yalnızca imparatorluğu kaybetmedi. Asrın kendisini de kaybetti. Şimdi yeni yeni toparlanıyoruz. Geçen asırda ne Balkanlara, ne Kafkaslara, ne Türkistan’a, ne Orta Doğu’ya, Akdeniz’e, ne de Afrika’ya dönüp bakabildik. Yurtta-dünyada sulh avuntusuyla zaman doldurduk. Hâlbuki milyonlarca şehitle alınan yerler bedavadan elden çıkmıştı.
Bizim, bu uzak durduğumuz dönemde Çin bile nerelerden Afrika’ya gelip haçlı emperyalizminin yanına sarı emperyalizm olarak yerleşti. İşte bu sıralarda 21. asrın şafağından itibaren her şey bitmeden, her şey elden çıkmadan Somali’den başlayarak Afrika’da izlerimiz olan topraklarda görünmeye başladık. Eğer, Türkiye’de millî bir iktidar olmasa ve devrin Mısır reisi cumhuru Muhammed Mursi, bugünkü Sn. Serrac gibi bize tutunmasaydı kukla bir mahkemenin salonunda katledilmezdi. Onun için Feyyaz es-Serrac’ın canını çok iyi korumalıyız.
Bu bölgede güneyimize doğru şu yerler çok ehemmiyetlidir.
-Akdeniz,               
-KKTC,
-Libya,
-Somali.
Libya ve Somali Afrika’daki en yakınlarımız. Sudan’ın da bu zincire eklenmesi şarttır. Somali’nin Boko Haram adlı çeteden kurtarılması gerekiyor. Somali ve Libya düşerse, Afrika kapısı, Türkiye’ye kapanır. Mısır’ı çaldıkları unutulmamalı. Akdeniz’in ehemmiyetini anlatmak fazladan olur. Kıbrıs, Rodos, Girit Akdeniz’in üç güzelidir. Bunlardan iki buçuğu Yunan hâkimiyetindedir. Hâlbuki, Akdeniz’in kilit taşlarıdır. Kıbrıs’ta hiç insan yaşamasa bile bizim için aynı stratejik kıymettedir. Kaldı ki adanın bir de manevi tarafı vardır. Kıbrıs’ı, Sahabe-i kiram, Tabiin ve Osmanlı askerlerimizin, şehidlerimizin kanlarıyla sulanmıştır. Maddesi ve manası değerli bu ülkede  KKTC örtülü bir cumhurbaşkanlığı bunalımı yaşamaktadır. Bunun devamı mümkün değildir. İlk münasip zamanda KKTC bir erken seçime giderek karşımızda değil, yanımızda yer alacak bir vatansever, devletin başına seçilmelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.