Bilincin sınır noktası

A -
A +
Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği, birbirine karışıp bulamaç olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Çünkü modern insan kurgudan bıkmış durumda. Ama salt gerçeklik de popüler kültürün uyuşturduğu zihinlere ağır geliyor.
Bunun için gerçeğin yoğunluğu ufak müdahalelerle seyreltiliyor. Veya kurguya eklenen bir tutam gerçeklik ögesi, seyirciyi hayalî dünyayla gerçek dünya arasındaki sınır noktasına konumlandırıyor.
Ve bu duruma viral etki deniyor.
Kurguyla gerçek arasında salınıp duran bu yeni akım, kanepede uyuyup kalmak gibi bir şey aslında.
Bilincin gelgit yaptığı bu fasılalı uykuda, arada bir gözünü açıp tekrar uyuyorsun. Biraz sonra tekrar uyanıp, pozisyon değiştirip devam ediyorsun.
Eğlence sektörünü yönetenler, insan zihnindeki bu sınır noktasını iyi keşfettiler. Ve bir süredir buraya yığınak yapmaya devam ediyorlar.
 
Bu neyin mücadelesi?
 
Survivor programına bakın mesela. Dünyada gerçekten hayatta kalma mücadelesi veren onca insan varken, kurgulanmış bir mücadelenin bu kadar çok rağbet görmesi size de garip gelmiyor mu?
Vitrinde bir hayatta kalma mücadelesi var. Ama bunun gerçek bir mücadele olmadığı biliniyor. Yarışmacılar bir anlamda oyunculuk yapıyorlar. Ama tam oyuncu da değiller.
Hâlbuki dünyada gerçekten hayatta kalma mücadelesi veren bir sürü insan var. Ve onların hayatları da belgesel olarak yayınlanıyor.
Veya bir adaya düşen bir grup insanın hayatta kalma mücadelesini anlatan sinema filmleri var.
Ama belgeselde gerçeklik çok yoğun. Sinema filminde de gerçeklik hiç yok.
Öyleyse ne yapalım? Ortada bir mücadele olsun. Tam kurgu olmasın. Ama tam gerçek de olmasın. Arada bir yerlerde kalsın işte.
Amerikan güreşi de bu konuya iyi bir örnek. Ringde bir dövüş var. Seyirciler bunun gerçek bir dövüş olmadığını, dövüşü kimin kazanacağının senaryoya bağlı olduğunu çok net biliyorlar. Ama yine de kendi tuttukları kişiye çılgınlar gibi tezahürat yapmaya devam ediyorlar.
Hatta yenilen dövüşçüye ağlayanlar bile oluyor. 
Bir de yabancı dizilerde yeni bir trend başladı. Oyuncular arada bir kameraya bakarak seyirciyle göz göze geliyor ve mimik yapıyorlar. Sanki seyirciye “Evet, bir kurgunun içindeyiz. Ama bunun farkındayız. Merak etmeyin!” diyorlar.
Yani bir anlamda kurguyu biraz gerçeğe bulayıp öyle servis ediyorlar.
 
Yasal uyuşturucu!
 
Kurguyla gerçek arasındaki o sınır noktası, bir tür "yasal uyuşturucu" olarak kullanılıyor. Viral etki dediğimiz şey de tüketim toplumunda çakırkeyif zihinlerin artmasını hedefliyor. Çünkü hiç kimse berrak bir zihinle bu kadar çok alışveriş yapmaz.
Bu arada gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler gelişmesin diye “küreselleşme” isminde bir oyun oynuyorlar. Ve bu oyun da maalesef berrak bir zihinle oynanmıyor.
Dizilerde ürün yerleştirme uyarısını görünce gözümüz sahnelerde bir ürün arıyor. Ve görüyoruz. Ama uyarısız yerleştirilen ürünler ve fikirlerin acaba ne kadarından haberdarız?
Son günlerde sosyal medya ve Netflix ile ilgili yaşanan tartışmaları bir de bu pencereden bakarak değerlendirmek lazım.
Acaba seyirci koltuğunda mıyız, yoksa oyuncu muyuz? Gerçekten özgür düşünceden yana mıyız, yoksa sadece senaryoda bir satır mıyız?
Çılgınca alkışladığımız veya nefretle yuhaladığımız bazı şeyler de acaba kurgu olabilir mi?
Düşünce özgürlüğünden bahsedebilmek için, önce bu soruların cevabını düşünmek gerekiyor.
Çünkü biz düşünmezsek, mutlaka bizim yerimize düşünen birileri oluyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.