Açlığa çözüm olacaksa…

Akıl gibi bir nimeti sadece bu dünyada işe yarayacak şeylerde kullanan batının geldiği noktayı en güzel şekilde ifade eden bir cümle, ruhsuz başarı.

Peki başarı nedir? Başarıyı salt bir şeyi her ne pahasına olursa olsun elde etmek değildir. Bizim başarıdan anladığımız -ki aslında buna “muvaffakiyet” demeliyiz- Allah’ın rızasına matuf, içinde en ufak haksızlığın ve adaletsizliğin olmadığı, alın teri ile yoğrulmuş bir mücadeleden sonra elde edilenlerdir. Başarmaktaki asıl mutluluk yaptığımız işin başkalarının işine yarayacak bir faaliyet olmasıdır. Kazanç faydadan öne çıkmamalıdır. Bugün mevcut dünyanın maddi birikimlerini ele aldığımızda ortaya çıkan netice tam manası ile “ruhsuz başarıdır” Çünkü ortaya konulanların neredeyse tamamı daha fazla para kazanmayı sağlamıştır.

Elon Mask’ın dalga geçer gibi “Açlığa çözüm olacaksa servetimi bağışlamaya hazırım” ifadesi batının ruhsuz başarısının itirafıdır. Öyle ya bu zamana kadar neredeydiniz?

Para kazanma üzerine kurdukları dünya acımasız bir rekabetin sonucudur. Para ve güç üzerine dayalı batı başarısı kendi insanına bile zarar verecek hale gelmiştir.

Hakikate hizmet etmeyen, bugünün ifadesi ile “ben” merkezli, adaletin olmadığı, zulümle elde edilen başarılar (!) sahibini belli bir süre mutlu edebilir ama asla huzurlu kılmaz. Batı dünyası aklın ürettikleri ile mutlu olacağını zannediyor, her şeyi bu dünyadan ibaret görüyor ve bütün dünyanın da buna inanması için her türlü ‘filimi’ çeviriyordu. Ama artık yolun da sonu görünüyor gibi. Geldikleri noktada başarı saydıkları her şeyin kendilerini huzurlu kılamayacağını batılı toplumlar da anlamaya başladılar. İnsanda mutluluk hormonunun insan sağlığı için olmazsa olmaz olduğunu batılı hekimler de dile getirmeye başladılar. Bu ise sadece maddeye değil manaya da eğilmekle mümkün olabiliyor.

Peki bütün bunlar olup biterken "acaba Müslümanlar ne âlemde" diye bir soru, haklı ve can yakıcı bir soru olur. Tarihi, başarılarla dolu bir medeniyetin müntesipleri olarak bugün içinde bulunduğumuz durum ne yazık ki ruhsuz başarının sahiplerinin değirmenine su taşımaktan ibaret.

 

 

 

 

 

 

Hayatını heva heves ile harcadın

İlahi emri hiç düşünmedin, hakkında hayırlısı

 

Hak teâlâ ne emretti? Kıl beş vakit namazı

Bırakma sakın yarına, hakkında hayırlısı.

 

Hazreti Fahri Kâinat habibullah ne dedi?

“Yarın yaparım diyen helak oldu” hakkında hayırlısı

 

Niyet hayır akıbet hayır, bismillah de başla,

Öğren farzı, sünneti, müstehabı, hakkında hayırlısı

 

“Her canlı tadacaktır ölümü” buyurmuş Mevla

Kaybetme vakit, başla hemen namaza, hakkında hayırlısı

 

Terk et masivayı, düşün rızayı ilahiyi,

Firdevs cennetlerinde olasın, hakkında hayırlısı

 

Her geleni Hızır bil, her geceyi Kadir bil,

Şaban’a yetişir bu kadar söz, hakkında hayırlısı

 

 

 

 

 

TEL DOLAP: Buzdolabının yaygın olmadığı 1970’li hatta 80’li yılların başında Anadolu mutfakların en önemli gıda ve bakliyat saklama unsuruydu tel dolaplar. Buzdolabında olduğu gibi içindekini soğuk tutmak değil sadece muhafaza etmek içindi. Kapak ve yanlarının tel elekten oluşması sebebiyle kuru bakliyatı da nemden korurdu. Hemen hemen hepimizin babasının, dedesinin evinde mutlaka bulunurdu tel dolap.

Günümüzde tel dolapların kullanımı oldukça azalmıştır. Ancak köylerde buzdolabının varlığına rağmen hâlâ raf amacına uygun olarak veya nostalji olarak kullanılanlar da vardır. Tel dolaplar ahşap malzemeden yapılmış olup ön kapağı sinek giremeyecek derecede minik gözenekli tel perde ile kaplanırdı. Ev kedileri kendilerine verilecek etin veya yiyeceğin bu dolaptan çıkacağını öğrenmiş olacaklar ki genellikle tel dolap önünde beklerlerdi. Hatta bu durum bir kişinin ısrarlı bekleyişine benzetme olarak "tel dolap kedisi gibi ne bekliyorsun?" diye de dillendirilirdi. Ahmet Miraç Kaytan