Anayasa Mahkemesi ve seçim güvenliği

Sesli Dinle
A -
A +
Seçim yılına girdik. Bildim bileli Türkiye’de her seçimin tarihî bir seçim olduğu söylendi, ama 2023 seçimlerinin gerçekten tarihî bir seçim olacağı hemen herkes tarafından kabul edilmekte. Bunun sebepleri kısaca şöyle sıralanabilir:
 
Erdoğan’ın yirmi yılı bulan ve demokrasilerde istisnaî bir durum teşkil eden uzun iktidar dönemi, Erdoğan döneminin özellikle 2010’lardan itibaren her ülke için tarihî olduğu kabul edilebilecek cinste ve boyutta olaylara sahne ve şahit olması, muhalefetin iktidarın uzayan ömrüne paralel olarak biriken öfkesi ve nefreti, iktidara gelmek için duyduğu ölümüne arzu…
 
Seçimde iki blok yarışacak: Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı. Kamuoyu araştırmaları yarışın çetin geçeceğini gösteriyor.
 
Araştırmalara bakılırsa her iki blokun da kazanma ihtimâli var. Bu yüzden, hemen herkes seçimlerin hangi ittifak tarafından kazanılacağı üzerine odaklanmış vaziyette. Bu normal, ancak bundan çok daha önemli bir husus var: Seçim güvenliği...
 
Bir demokrasinin en önemli unsuru ve aracı hür, yarışmacı, sonuç verici ve güvenilir seçimler yapma kabiliyetidir. Türkiye’nin bu bakımdan dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer aldığı açık bir gerçek. Ülke olarak bu konuda hiç kimseden ve hiçbir ülkeden ders almamızı gerektirecek durumda değiliz. Tam da tersine, isteyenlere bu bakımdan ders verebilecek ve destek olabiliriz.
 
Mevcut siyasi aktörlerin seçim sicili de hayli iyi sayılır. Bürokratik vesayete karşı başlıca sığınağı ve dayanağı halkın tercihi olan AK Parti 2019 İBB seçimleri dışında seçimlere gölge düşürecek bir tavır içinde olmadı. Muhalefet biraz daha kötü durumda. Hemen her seçimden sonra küçük veya büyük çaplı hile iddialarını ortaya attı. Buna rağmen seçimlerin dürüstlüğü ve güvenilirliği muhalefet tarafından da kabul edilmekte. Dolayısıyla gelecek seçimlerin güven içinde yapılacağından emin olabiliriz.
 
AYM’nin bir kararı da bu hususta iyimser olmamız ve kendimize güvenmemiz gerektiğini göstermekte. Mahkeme iktidar kanadının 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da yaptığı ve seçimlerde görev yapacak il ve ilçe seçim kurullarının en kıdemli hâkimler yerine birinci sınıfa ayrılmış veya birinci sınıfa ayrılma niteliği taşıyan hâkimler arasından kura ile belirlenmesine ilişkin bir düzenleme yaptı. CHP düzenlemeyi Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi talebiyle AYM’ye taşıdı. AYM bu talebi reddetti.
 
AYM kararında şöyle dendi: “Ad çekme yöntemiyle belirlenen bu hâkimlerin söz konusu görevlerini bağımsız ve tarafsız olarak yapmasını sağlamaya yönelik gerekli ve yeterli güvencelerin bulunduğu gözetildiğinde kuralla öngörülen ad çekme yönteminin seçimlerin yargı organlarının genel gözetim ve denetimi altında yapılması ilkesini zedeleyen bir yönü bulunmamaktadır.”
 
Bence de bu karar haklı ve yerinde. CHP’nin meseleyi AYM’ye taşıması gereksiz ve yanlıştı. Bu bir bakıma CHP’de âdeta bir hastalık hâline gelmiş olan bir tutumun belli bir alandaki yansıması olarak görülebilir. Önemli olan seçimlerle ilgili genel yargı denetimi ve gözetiminin bozulmamasıydı. Bilfiil görev yapacak yargıçların kura ile belirlenmesi de bu durumda bir aksama meydana getirecek bir uygulama değil.
 
Netice itibarıyla kura yargıçlar arasında çekilecek, yargıçlarla yargı dışında gelenler arasında değil. Yargıda görev aldığına göre, göreve her kim gelirse gelsin, bağımsız ve tarafsız işleri yürüteceğinden peşinen şüphe duymak için bir sebep yok. Dahası, seçimlerin gözetim ve denetiminde büyük siyasi partilerin de aktif görev ve rol alacak olması. Bu aslında seçimlerin güvenliği açısından en az yargıçların varlığı kadar önemli.2023 seçimlerini de başarıyla yapacağımıza inanıyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.