CHP ile demokrasi yol alamaz!

A -
A +

İtalyan düşünür ve siyaset biliminin kurucu isimlerinden biri olduğu genel olarak kabul edilen Machiavelli, siyasi gündeminin başına İtalyan birliğinin kurulmasını koymuştu. Katolik Kilisesi’ni buna en büyük engel olarak görmekteydi. Ona göre, Katolik Kilisesi kendi başına İtalyan Birliği’ni kuracak kadar güçlü değildi; ama, buna karşılık, başka herhangi bir öznenin İtalyan Birliği'ni kurmasına engel olacak kadar güçlüydü.

 

CHP’nin Türkiye siyasetindeki ve demokrasisindeki yeri Machiavelli’nin Katolik Kilisesi’ne İtalyan siyasetinde biçtiği role benzetilebilir. CHP, çok şükür, tek başına iktidara gelemeyecek ve Türkiye’yi kendi geleneksel çizgisinde yürüterek demokrasiden uzaklaştıramayacak kadar zayıf. Buna karşılık, demokrasimizin sağlıklı olmasına ve gelişmesine engel olacak kadar da güçlü. Klasik mantığı ve ideolojisi siyasi ve toplumsal çoğulluğa dayanan demokrasiyi değil tekilliği içselleştirmiş vaziyette. İstediği demokrasi görünümlü bir tek parti rejimi. Yaşanan bunca tecrübeye rağmen klasik çizgisinden vazgeçemiyor. Bunun tipik bir delili ve yansıması bu hafta içinde CHP’nin yeni genel başkanı Özel’in ağır insan hakkı ihlâllerine yol açan 28 Şubat faciasının faillerini sahiplenen açıklamasında görüldü.

 

CHP’nin problemi ne?

 

CHP aslında bir siyasi parti olarak kurulmadı. Kuruluş amacı toplumu “adam” etmekti! Bu yüzden siyasi çoğulluğa izin vermedi. Hem topluma rehber olma hem de totaliter mantığının tipik yaklaşımı olarak tüm toplumu kucaklama ve temsil etme iddiasıyla yola çıktı. Bu antidemokratik zihniyet partinin kılcal damarlarına kadar sızdı. CHP bu zihniyetten asla vazgeçmedi, vazgeçemiyor.

 

Parti ideolojisi gereği CHP meşruluğun ölçüsü olarak kendi duruşunu esas almakta ve diğer tüm partileri bu açıdan değerlendirmekte. Yani CHP aslında bir ideolojik tekel olma peşinde. Eğitim sistemi ve kişi kültü sayesinde bunu bir ölçüde başarmış durumda. Türkiye’nin resmî ideolojisi daha ziyade CHP ideolojisi; ama ne bu ideoloji ne de ona dayanan siyaset tarzı demokrasiyle bağdaşık. Çünkü bu ideolojinin seslendirilmesi ve ritüelleri Türkiye’nin karma siyasi sisteminin totaliter yüzünü teşkil ve temsil ediyor.

 

CHP kendisini diğer partilerden farklı ve üstün görüyor. Halk deyişiyle, “esas oğlanın” kendisi olduğuna inanıyor. CHP kafasına göre CHP ülkenin gerçek sahibi, aynen tek parti döneminde olduğu gibi. Başka bir deyişle, 1950’de demokrasiye geçilmesi CHP’de bir zihniyet değişikliği gerçekleşmesine ve tek parti dönemi yaklaşımın yerinin demokrasi tarafından alınmasına yol açmadı. CHP tek parti zihniyeti içinde güya demokratik bir aktör olma peşinde…

 

Dünyaya ilişkin tüm gözlemler demokrasinin sağlam bir sosyal demokrat ayağa ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Ama CHP sözünü ettiğim ideolojik ve tarihî sebeplerle bu tür bir partiye dönüşemiyor. CHP sosyal demokrasiyi eğip bükerek kendi ideolojisine uydurmaya çalışıyor. İlaveten, CHP bir müstakbel sosyal demokrat partinin de önünü kesiyor, yolunu tıkıyor. CHP var olduğu sürece doğru anlamda bir sosyal demokrat partinin ortaya çıkması çok zor.

 

Bu yüzden, bana göre, CHP’nin siyasi hayattan çekilmesi, daha sağlıklı bir demokrasiye sahip olabilmemizin ön şartı. Siyasette CHP adının kullanılmaması gerek. CHP, kendisini feshederek bir vakfa dönüşmeli ve daha ziyade tarih, kültür, sanat faaliyetleri yürütmeli. CHP’nin yeri Avrupaî anlamda bir sosyal demokrat parti tarafından alınmalı.

 

Elbette, CHP’nin siyaset sahnesinden çekilmesi tek başına bu kanatta egemen fikirlerin ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Ancak, bunun, bu istikamette önemli bir adım atılmasını sağlayacağı da açık bir gerçek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Harun 3 Mart 2024 06:03

Prof Atilla Yayla ülkemizin sosyal bilimler alanında ilk başta gelen bilim adamlarımızdandır.Ön yargısız , sosyal bilimlerin verileriyle sorunları ele alır, Prof Atilla Yayla’yı anlamayan bir kimse , ülke sorunlarını objektif ve ön yargısız anlamaktan uzak , basma kalıp ifadelerle düşünen ve medyanın yönlendirdiği kişilerdendir.

ismail sofuoğlu 1 Mart 2024 16:38

nasıl profösör oldun.atatürk ilkeleri bir devrim yaptı.Rejim değiştirdi.Demokrasi getirdi.Ne demek toplumu adam etmek.