Deprem ve dezenformasyon

Sesli Dinle
A -
A +

Dezenformasyon bilgi üzerinden yapılır. Yerine göre basit bir yanıltma çabası, yerine göre psikolojik savaşta kullanılan ama fiziksel sonuçlara da yol açabilecek bir savaş aracı olarak tezahür eder. Esası yalan, yanlış, çarpıtılmış veya uydurulmuş bilginin karşı tarafa nakledilmesidir. Böylece karşı tarafın yanlış bilgiye dayanan bir etkinlik içine girmesi amaçlanır.

 

Dezenformasyon günlük hayatta ve sıradan ilişkilerde de karşımıza çıkar, ama onu siyasetin bir aracı ve vazgeçilmez bir faaliyet türü hâline getiren totaliter sistemler oldu. Bunun ana nedeni bu  sistemlerin esas itibarıyla propagandaya dayanması. O kadar ki, totaliter ülkelerde bu işi yapmakla görevli özel birimler kurulur hatta bakanlıklar oluşturulur. Dezenformasyon faaliyetini yürütmek özel bir uzmanlık alanına dönüşür (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1428825).

 

Demokrasilerde de dezenformasyon vardır, fakat totaliter sistemlerdeki kadar yaygın ve yıkıcı olmaz. Bunun sebebi demokrasilerde bilgi kaynaklarının çokluğu ve hemen her bilgiyi doğrulama veya yalanlama imkânının bulunmasıdır. Demokrasilerde özel zamanlarda ve durumlarda dezenformasyon faaliyetleri artabilir; geçtiğimiz günlerde yaşadığımız iki büyük depremin hemen sonrasında Türkiye’de olduğu gibi. Ne yazık ki Türkiye’nin yaşadığı ve haklı olarak Asrın Felaketi olarak adlandırılan depremlerden sonra çok yoğun bir dezenformasyon faaliyeti ortaya çıktı. Bu faaliyetler aşağı yukarı bir hafta boyunca sürdü.

 

Dezenformasyon faaliyetlerini yürütenleri iki grupta ele almak lâzım. En başta dezenformasyon yapma amacı gütmeden, olayın telaşı ve heyecanı içinde, bazı kişilerin sağda solda duydukları yalan yanlış bilgilerin daha geniş kitlelere aktarılmasında aracı rolü oynamış olması mümkün. Bunlara karşı harekete geçmeye gerek yok. Sadece yanlışın yüzlerine çarpılması yeterli. Ancak, diğer taraftan, dezenformasyon faaliyetini bilinçli, kasıtlı ve sistematik olarak yürüten kişi, grup ve kuruluşlar da oldu. Bunlar arasında en başta elbette kamusal tanınmışlığı olan ve halka ulaşma imkân ve araçlarına sahip gazeteciler gelmekteydi. Şu iki linke bakmak depremlerden sonra bir hafta boyunca yürütülen dezenformasyon faaliyetleri hakkında bir fikir sahibi olmanıza yeter de artar...

 

(https://www.sabah.com.tr/galeri/yasam/kahramanmaras-depremine-dair-yalanlar-ve-gercekler/29)

 

(https://twitter.com/EremSenturk/status/1625077852830855168)

 

Böylesine yoğun bir dezenformasyon faaliyetine girişenlerin amaçları neydi? Bu kimseler ne yapmak istiyorlardı? Onları bunu yapmaya iten ana motivasyonlar nelerdi?

 

Küçük bir inceleme hemen hepsinin kategorik muhalif kanatta yer aldığını göstermekte. Bu insanlar iktidara onun her ne pahasına olursa olsun gitmesini isteyecek -hatta anti demokratik yollarla iktidarın düşürülmesini dahi alkışlayacak- kadar karşı. Yani nasıl olursa ve her ne pahasına olursa olsun Erdoğan’dan kurtulmak istiyorlar. Bunun için buldukları her fırsatı hükûmet aleyhine kullanma çabası içindeler. Dezenformasyon faaliyetlerini zaten sürekli olarak yürütmekteydiler. Şimdi olansa bu faaliyetlerinin çok yoğunlaşması oldu. Bu çerçevede iktidarın deprem ve sonuçları ile mücadelede her alanda tam manasıyla başarısız olduğu havasını oluşturma ve iktidarı bunun üzerinden yıpratma, mümkünse düşürme peşindeler. Bunun için her türlü dezenformasyonu yapmaya hazırlar…

 

Açık konuşmak gerekirse, dezenformasyon haftası çok zor geçti. Ancak, ülkemizde her bilgiyi test etme imkânının bulunması sayesinde dezenformasyon faaliyetleri hemen hemen tümüyle deşifre oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.