Lider Galatasaray, Fenerbahçe’nin 50 bin seyircisi önünde ne yapacağı çok merak edilen bir futbolcu topluluğu idi. Ama düdük çalmasıyla birlikte herkes Galatasaray’ın değil, Fenerbahçe’nin ne yapacağını merak eder oldu. Çünkü ev sahibi dakikalar ilerledikçe futboldan mahrum bir topluluk olarak oyunu oynamaya çalışıyordu.
Kötü bir on bir
Hani bazı televizyon yorumcularına göre bu Tedesco çok büyük hocaydı ya, sahaya çıkardığı takımda son maçların çözücüsü Talisca neden yoktu? Ben bu arada iyi işler yapan Oğuz’u da ilk on birde arıyordum. Buna karşılık sakatı ve arızalısı bol olan Galatasaray, Lemina’yı stopere koymuş, Kazımcan sol bekte yarım yamalak oynayan iki üç tane de sakatı vardı.
Çok enteresandır, ev sahibi olarak oynayan Fenerbahçe maçın son bölümüne kadar bir tane gol pozisyonuna girememişti. Galatasaray’da ise Okan Hoca, bitiriciliğine çok inandığı için Osimhen’i neredeyse maçın sonuna kadar hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen oyunda tuttu.
Can havliyle
Galatasaray, o golün arkasına saklanmadan oynayarak bence bu maçı hak etmişti. Kerem’in bu kadar etkisiz bir oyununa şahit olurken orta sahanın hiçbir şekilde etkili bir hücum organizasyonu sergilememesi de dikkati çekiciydi.
Ve nihayet Tedesco yanlışlarından dönüp, topu tutacak, golü bulacak oyuncuları sahaya atınca Fenerbahçe son bölümde can havliyle maça tutundu. Sonradan giren Levent ortaladı, sonradan giren Duran kafayı vurdu ve derbi berabere bitti!
Maçın hakemi sanıyorum bugüne kadar oynanan derbilerde iyi not alan bir isim oldu. Fenerbahçe’nin attığı bir golde VAR’a giderek iptal kararını göstermesi de olumluydu.
Maçın adamı: Davinson

