New York’taki 9’lu masadan sonra, Şarm el Şeyh’teki 4’lü masa…
Trump ve Erdoğan, ilkinde yedi Müslüman ülke liderinin eşlik ettiği Gazze konulu masanın başında oturuyordu…
İkincisinde ise Mısır’da yine yan yana Orta Doğu’da barışa imza atan liderlerdi.
***
Garantörlük için ABD ve Türkiye’nin yanı sıra niyet belgesi imzalayan iki ülke lideri daha vardı; ev sahibi Mısır’ın Devlet Başkanı Sisi ile Katar Emîri el Sani.
Bu esnada, arka fonda ise 30’un üzerinde ülke lideri tarihî ana eşlik ediyordu.
Kimler yoktu ki içlerinde…
İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada, İtalya, Endonezya, İspanya, Pakistan, Norveç, Ürdün, Azerbaycan, BAE, Yunanistan…
Trump’ın “Artık Üçüncü Dünya Savaşı olmayacak. Olursa da Orta Doğu’da olmayacak” dediği bu kritik zirvede başka önemli şeyler de oldu.
En ilginç anlardan biri, ABD Başkanı konuşurken, hemen hemen hepsinin arkasında hizaya dizilmesiydi.
Duruma Trump bile şaşırdı.
‘Hayırdır, siz niye buradasınız?’ kavlinden şaşkınlığını ifade eden birkaç cümle bile etti, çünkü Erdoğan hemen karşısında koltuğunda oturarak dinliyordu.
Bir de Erdoğan’ı hiç görüş açısından kaçırmayıp, diplomatik mesaj konusunda Türk Cumhurbaşkanını ıskalamamaya çalışan uyanık Macron gibi birkaç devlet ve hükûmet başkanı.
***
O kadar lider bir aradayken şov imkânı bulur da, Trump fırsatı kaçırır mı?
Zirvedeki tek kadın olan Giorgia Meloni’ye “Amerika’da bir kadına ‘güzelsin’ dersen bu siyasi kariyerinin sonu olur. Ama ben risk alacağım, çünkü sen güzelsin” diyerek salondakileri gülümseten Trump, seçildiğinde ilhak edeceğini söylediği Kanada’nın Başbakanı Mark Carney’e yanlışlıkla ‘cumhurbaşkanı’ diye hitap etti. Carney, “Benim ünvanımı yükselttiniz” deyince, ABD Başkanı da “Neyse ki vali demedim” diyerek akıllıca bir gönderme yaptı.
Yunan Başbakanı Miçotakis’i görmezden gelen, İngiltere ve Almanya Başbakanlarına söz vermeyip, Pakistan Başbakanı Şerif’i uzun uzun kürsüde konuşturan Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, arkasındaki liderlerin yanında yer almamasını “Sen böyle fırsatı kaçırmazdın. Koltukta alçakta kalmışsın” sözleriyle tiye aldı, yine kendisini oturarak dinleyen Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store’a ise “Norveç de burada. Norveç, ne oldu sana Norveç? Norveç’in ayağa kalkmak istediğini sanmıyorum” diye laf attı.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a böyle bir cümle kullanmak bir yana, aksine özel olarak teşekkür etti, övgülerini dile getirdi, hatta eşi Emine Hanıma selamını iletti.
***
İngiltere dâhil, hemen hemen bütün liderlerle dünyanın izlediği bir canlı yayında kafa bulmaktan çekinmeyen ‘öngörülemez kişilik’ Trump’ın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı hassasiyeti artık herkesin kabul ettiği bir durum.
Nitekim, bu tarihî zirve öncesinde de çok büyük bir kriz, iki liderin iyi ilişkileri sayesinde çözüldü.
İsrail’in soykırımcı Başbakanı Netanyahu, Mısır’dan önce ülkesine gelen Trump’ı zirveye kendisinin de katılması için ikna etmiş, ABD Başkanı da Sisi’yi arayarak davet ettirmişti.
Ancak bunu Şarm el Şeyh’e inmek üzereyken haber alan Erdoğan’ın uçağı TUR pisti pas geçerek yeniden havalanmış, Türkiye’ye geri dönüp dönmeme konusunda kararın verileceği 20 dakika boyunca Kızıldeniz üzerinde tur atmış, nihayetinde katil Netanyahu’nun katılımı iptal edilince Mısır’a iniş yapmıştı.
TUR’un bu pası, Erdoğan’ın Netanyahu’ya attığı gol oldu ve böylece soykırımcı katilin kanlı ellerini, zirvede yapacağı tokalaşmalarla temizlemeye kalkışmasının önüne geçildi.
Erdoğan’a “Dünya lideri” deyince dalga geçmeye kalkışan…
Kendi ülkesini küçümseyip İngiltere’ye güzellemeler yapan…
Almanya’ya, Fransa’ya yalvarıp, Brüksel’de kendi hükûmetini yuhalatmaya kalkışan Batı mandacıları bu tabloyu izlerken ne düşünmüştür acaba?
Yine “Almanya bizi kıskanmış mıdır?” derlerse, cevabını Alman gazeteci Julian Reichelt vermiş...
“Hâlâ Almanya’nın dünyadaki yerinin neresi olduğunu merak eden varsa: Arkada, saksı bitkisinin yanında" diyor.
Türkiye’nin oturduğu yeri izaha ihtiyaç var mı?

