Her 10 kişiden birinde var! Unutkan değil disleksi olabilirsiniz

Çoğunlukla, çocukluk çağında fark edilen disleksi, büyüklerin de problemi. Çocukluk çağında fark edilmeyen bu nörogelişimsel farklılık daha ileri yaşlarda dikkatsizlik, tembellik, dalgınlık, unutkanlık ve başarısız sosyal ilişkiler olarak karşımıza çıkıyor.
ZİYNETİ KOCABIYIK - Nörolojik kökenli bir öğrenme farklılığı olan disleksi her 10 kişiden birini etkiliyor.Harfleri, sesleri, yönlerive sırayı karıştırıyor musunuz? Mesela sağınızla solunuzu, yazarken harflerin, cümle kurarken kelimelerin yerini… Harita okumak, dans öğrenmek, olayları kronolojik sıraya koymak sizin için imkânsız gibi bir şey mi? Aşırı unutkan mısınız? Gizli disleksi olabilirsiniz.
NÖROGERİBİLDİRİMLE TEDAVİ EDİLEBİLİR
Disleksi probleminin toplumda çok yaygın olduğunu ancak, ağır bir problem olmadığı sürece fark edilmediğini söyleyen Dr. Günet Eroğlu, “Özgül Öğrenme Güçlüğü adını verdiğimiz durumlar içinde en sık görülen disleksi beynin öğrenme şeklinin diğer kişilerden farklı olmasıdır. Ülkemizde ilkokul çocuklarının yüzde 8-10’unda farklı düzeylerde görülür. Disleksili kişiler çoğunlukla okul sırasında öğretmenleri ve ailesi tarafından ‘tembel’, ‘Dalgın’ veya ‘dikkatsiz’ olarak yanlış etiketleniyor. Okuma, yazma ve bazı harfleri tanımada güçlük gibi belirtilerle kendini gösteren bu durum, doğru destek sunulmadığında, çocuğun hayat kalitesini, eğitim ve kariyer başarısını, sosyal ilişkileri doğrudan etkiliyor” dedi.
Disleksinin zekâ ile ilgisi olmayan, nörogelişimsel bir öğrenme farklılığı olduğunu ifade eden ifade eden Dr. Eroğlu, “Özellikle okuma, yazma, heceleme ve dil işlemleme kabiliyetlerinde zorlukla kendini gösterir. Beynin dili işleme biçimindeki farklılıktan kaynaklanır. Bu kişilerde sanılanın aksine zekâ geriliği yoktur; tam tersine üstün zekâya sahip olabilirler. Ancak öğrenme güçlüğü sebebiyle zor bir süreç geçirdikleri için içine kapanık olabilirler ya da dışlanabilirler. Kızlara göre erkeklerde beş kat daha fazla görülür. Disleksili kişiler yazarken en çok b – d, p – q, m – n, u – n, f – t, s – z harflerini; 6 -9, 12 – 21, 17- 71, 5 – S gibi rakamları karıştırırlar. Çünkü bunlar şekil olarak benzer veya ayna görüntüsü gibidir” tanımlamasını yaptı.
Yaklaşık 100 milyar nöron ve 100 trilyon sinaps bağlantısı içeren beynimizin, vücudumuzun en karmaşık organlarından biri olarak öne çıktığını söyleyen Dr. Günet Eroğlu, nöronlar arasındaki sinyal sisteminin farklı işleyişinden kaynaklanan disleksinin ‘beynin kendi kendini yenileme’ yeteneği sayesinde tedavi edilebildiğine dikkat çekti.
Dr. Eroğlu, “Beyin görüntüleme çalışmaları disleksili kişilerin okuma sırasında farklı beyin ağlarını kullandığını göstermiştir. Nörobilim alanındaki gelişmeler, beynin plastisite (esneklik) yeteneği sayesinde kendini sürekli yeniden yapılandırabildiğini ortaya koyuyor. Artık beynin sabit bir organ olmadığı, deneyimler ve öğrenme yoluyla sürekli değiştiğinin kanıtlanmış olması, birçok durumun çözümünde de yepyeni kapılar aralıyor. Beynimizden gelen o karmaşık sinyal ağını anlamak, her bir kişinin kendi öğrenme profiline özel çözümler üretmenin önünü açıyor. En başta disleksi gibi sinapslar arasındaki bağlantısızlıktan medyana gelen öğrenme güçlüğü gibi durumlar nörogeribildirim yapılarak çözülüyor” dedi.
DİSLEKSİLİ ÜNLÜLER
Disleksi, sadece çocuklukta değil, yetişkinlikte de kendini gösterir. Disleksi hafif şiddette olabilir ve kişi okulda/işte kendi yöntemleriyle idare ediyor olabilir. Birçok yetişkin, hayatları boyunca disleksileri olduğunu bilmeden yaşamış ve zorluklarına rağmen başarılı olmayı başarmış. Örnek olarak Agatha Christie, Tom Cruise, Steven Spielberg, boksör Muhammed Ali verilebilir.