'Aman bel ağrısıdır geçer' demeyin! Ağrının sebebi çok riskli bir hastalık olabilir: Sizde de bu belitiler varsa doktora koşun...

İç Hastalıkları Anabilim Dalı / Romatoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, yaptığı açıklamada, geçmeyen bel ağrılarının hafife alınmaması gerektiğini söyledi.
Halk arasında ‘omurga’ ya da ‘kalça romatizması’ olarak da bilinen Ankilozan Spondilit hastalığıyla ilgili İç Hastalıkları Anabilim Dalı / Romatoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Kısacık, "Ankilozan Spondilit; genetik temelli, kronik ve ilerlediğinde sakatlığa neden olabilen bir romatizma türüdür. Genellikle 40 yaş altında başlar ve çoğu hasta tanı aldığında henüz 20’li yaşlardadır. Hastalığın en belirgin şikâyeti bel ve kalça bölgesinde yoğunlaşan ağrıdır. Ancak bu ağrı, klasik bel ağrısından farklıdır. Özellikle geceleri artar ve sabaha karşı en şiddetli hâline gelir. İlginç bir şekilde, hareket ettikçe bu ağrı azalır. Ayrıca diz, ayak bileği ve topuk gibi eklemlerde de ağrı ve şişlik görülebilir. Bazı hastalar gözün ön kısmında iltihaplanma (Üveit) şikâyetiyle de bize başvurabilir." ifadelerini kullandı.
En kötü tarafının, hastalığın genellikle geç tanı alması olduğunu ve bu durumun hastalarda sakatlık gelişmesine ve iş gücü kaybına yol açabildiğini belirten Prof. Dr. Kısacık, şöyle devam etti:
"TEDAVİ KİŞİYE ÖZEL PLANLANIR"
"Tanısı geç konmuş ve yıllarca çektiği acılar yüzünden ifadesi değişmiş hastalarımın hikâyelerini hala tek tek anımsıyorum. Hastalarıma gerçekten de ne yaşadıklarını anlayabildiğim için her zaman söylediğim gibi; ‘Bu ağrıyı bir siz, bir de ben çok iyi biliyorum. Tanı, genellikle iltihaplı bölgelerin röntgen ya da manyetik rezonans (MR) görüntülemeleriyle konur. Tedavi ise kişiye özel planlanır; ilaç tedavileriyle birlikte hayat tarzı değişikliklerini de içerir."
Prof. Dr. Kısacık, ayrıca "Evet, bu çok zor bir hastalık. Ancak erken tanı konduğunda tedaviyle hayat kalitesi ciddi oranda artırılabilir" dedi.