Akın Göksu

İstanbul trafiğinde arıza şeridini kimler kullanır? Görevli ve ihtiyaç sahiplerinin dışındakileri öğrenmek istiyoruz.

Bu tuhaf akşamın üç tane sorumlusu vardı... Önce birincisini, yani Lucescu'yu ele alalım... Maç başladığında Beşiktaş'ın sağ tarfaında Tayfur'un görevde olduğunu görünce şaşırdım. Doğrusunu isterseniz ben Tayfur'u sağ çizgide ilk defa gördüm... Yine Beşiktaş'ta yedekler arasında Okan Koç'un adı var, kendisi sahada yok. Hani Okan Koç kötü filan ama bizim bildiğimiz bir sağ kanat oyuncusu...

Özhan Canaydın'la Fatih Terim arasındaki politik cambazlığın G.Saray'a ne ölçüde yarar getireceğini göreceğiz.

Geçen hafta F.Bahçe - G.Saray maçının sonucunu tahmin edin ve e-mail adresime gönderin demiştik. İlgimizi çeken bir nokta oldu.

Lucescu'nun hesapları tutmadı. Takım hem UEFA Kupası'nda hem de ligde mücadele veriyor. Buna göre, iki güçlü performansı Beşiktaş kaldırabilir mi hesaplarını yapması gereken Lucescu üst üste yanılıyor.

Futbolda başarının birinci öğesi takımda sporcu devamlılığıdır. Aslında bu her konuda böyledir.

Kar yağdı mı maçın nasıl gideceğini kestirmek mümkün olmuyor. Yalnız bu maçta açıkça görünen birşey vardı, o da Mehmet Özdilek'in öğrencileri savunma güvenliğini hem taktik olarak hem de bilinçli olarak büyük bir başarıyla kurguladılar.

Yıl 1986... Beşiktaş o zamanki adıyla Avrupa Şmapiyon Kulüpler Kupası olan kupada 2. turu geçmiş, 3. turdaki rakibini bekliyor.

Bir; Beşiktaş hak ederek kazandı. İki; farkı galip gelmesine kar yağışı sebebiyet verdi. Üç; Beşiktaş daha kolay galip gelebilirdi.

8 puan farkın birden bire 3 puana düşmesi akıl dışı gibi geliyor. Her nasılsa futbolda üç puanlı sistemde böyle büyük puan farklarının kolay kapatılabileceği biliniyorsa da, üst üste gelen bazı olaylar akıllarda soru işaretleri oluşturuyor.

Dün akşam bir başka G.Saray seyrettik. Her topa en az üç futbolcusuyla basan, hücumda kalabalıklaşan, savunmada çoğalan bir G.Saray.

Ali Eren'in kırmızı kart görüp oyundan çıkmasından sonra futbolda disiplin koptu. O dakikadan sonrası için ne derseniz deyin, boş...

Öyle bir maç ki, son dakikalarını gördüğünüz zaman diyeceğiniz bir tek şey olur; "Ben böyle birşey görmedim." Neden mi?

Medya haberlerinin G.Saray, Beşiktaş ve F.Bahçe üzerine yoğunlaşması bazen herkesi şaşırtıyor. 15 gündür, "Takımı gençleştireceğiz, yıpranan futbolcuları yeniden motive edeceğiz" diyen bir Fatih Terim'in takımı, bir bakıyorsunuz Juventus önünde inanılmaz bir sonuç alıyor, bir bakıyorsunuz ligde yerlerde sürünüyor.

90 dakikayı özetlemek gerekirse Beşiktaş'ın F.Bahçe karşısında yüreğini ortaya koyamadığını söylemek gerekir. Maç boyunca düşündüm ki, Beşiktaş 3-4 dakika futbol oynasa, bu F.Bahçe'ye bir kaç farklı sonuçla yenebilir diye. Nerede? Beşiktaş 90 dakika içinde hiç de Beşiktaş gibi olamadı ve oynayamadı.

Kim ne derse desin, G.Birliği, Beşiktaş'ı sahadan sildi. 90 dakika hücum eden, gol arayan, futbol oynamaya çalışan taraf G.Birliği oldu.

3-5-2 dizilişinde birinci yarıyla ikinci yarı arasındaki farklılık maçın sonucunu belirledi.

Beşiktaş'ta alternatif çok. Lucescu, bu alternatifleri oluştururken herhalde sıkıntılar yaşadı ama düşündüklerine de bu başarılı teknik adamla ulaştı.

Kolay bir galibiyet aldı Beşiktaş. Bu galibiyete dikkat etmek lâzım.

İlhan Mansız'ın takımını 10 kişi bırakması; asla affedilemez. Üstelik iki aynı hareketle... Bu mahalle maçı değil.