Akın Göksu

Beşiktaş'ın Sergen'le oyuna başlaması ilgi çekti. Her zaman son dakikalarda gördüğümüz bu futbolcu, maçın ilk dakikalarından çıkış anına kadar görevini tam anlamıyla yaptı. Tabii Rıza Çalımbay, neden bugün bu değişikliği yaptı? Bu onun kafasında.

İkisi de teknik direktör... İkisi de Süper Lig'de oynayan iki seçkin kulübümüzün sorumluları... İkisi de medyatik... Geçen hafta sonunda bu iki teknik adam Hagi ve Yılmaz Vural, kızgınlıklarını en büyük şiddette yansıttılar. Biri, çalındığını iddia ettiği cep telefonu için, diğeri iki futbolcusu takımını eksilttiği için.

Atay Aktuğ'un açıklamaları, Aziz Yıldırım'ın cevapları, Yıldırım Demirören'in TBMM Araştırma Komisyonu'ndaki sözleri... Tekrarlamayalım ama genel olarak hatırlatalım.

Kişisel sorumluluklarla kurumsal sorumlulukların arasında sıkışıp kalmak, bizi başarılardan uzaklaştırıyor gibi geliyor bana.

Hem Rıza Çalımbay, hem Şenol Güneş, öncelikle gol yememeyi hesapladılar. Sahaya sürdükleri 11'e bakıp da aldanmamak lâzım hücum futbolcularının çokluğundan. Beşiktaş'ta Tümer, İbrahim Akın, Ahmet Dursun, Ahmed Hassan gibi hep hücuma yönelik futbolcular vardı.

Maça asılmak suç mu? F.Bahçe maçında G.Birliği'nin ortaya koyduğu futbol F.Bahçeliler'i kızdırdı. Beşiktaş maçında oynamamışlar da, F.Bahçe maçında aslan kesilmişler. Cinlik bu ya, Ziya Doğan Beşiktaşlı, Rıza Çalımbay arkadaşı. Yani üretirseniz, bir sürü senaryo...

Beşiktaş - G.Birliği maçı neden bu haftaya alındı? İstanbulspor - G.Saray karşılaşması neden Olimpiyat Stadı'nda oynanıyor?

Bir kere seyircisiz maç olmuyor. Seyirci maçın en önemli tamamlayıcı gücü. İster ev sahibi ol, ister deplasmanda oyna...

Hepimiz ciniz ya... Kendimize göre haklıyız. Adam kafayı vuruyor Serdal'a, burun gitti. Ardından, burun kıran, mahkeme kapılarında "Anama küfür etti" diyor.

Birinci penaltıdan sonra ikinci penaltının atılışı sırasında kaleci Şenol'un, Carew'in ve Beşiktaşlı taraftarların moralini bozmak için yaptığı hareketler ortalığı karıştırdı.

Geçen pazar Fenerbahçe Stadı'ndayım. Kulaklıklı mikrofon başımda, binlerce F.Bahçeli taraftar tribünlerde Kayserispor maçını coşkuyla izliyor. Rüştü'yü alkışlıyor, Anelka'dan gol bekliyor, atılan gollerle ayağa kalkıyor. Sahada futbolcular bütün güçleri ile mücadele veriyor. Mehmet Topuz'u, Cem Karaca'sı, Ergün'ü, Servet'i, Önder'i...

Tümer yok, Ronaldo yok, Pancu sakat ve Beşiktaş beklenenin üstünde ciddi bir performans gösterdi. Bunda en büyük pay hiç şüphesiz Koray Avcı'nındı. Bu transfer adeta joker gibi Beşiktaş savunmasını rahatlattı. Rıza Çalımbay'ın taktik anlayıştan daha çok futbolcularını çok iyi motive ettiğini gördük.

Anelka'nın gelişi ile futbol hayatımızda tekrar yeni bir sayfa açıldı. Konu bu futbolcunun Türk futboluna ne kazandıracağı değil. Kulüplerimizin çağdaş futbol anlayışına ne ölçüde yaklaştıkları, ya da kimin rakibine nasıl fark attığı.

Ne biçim maç? Futboldan daha çok hakem damgasını vuruyor.

Televizyonlarda bir uyarı filmi dönüyor. Finalinde bir futbol topu var ve bir de "Lütfen" kelimesi... Uyarıyı yayınlatan kuruluş ise Futbol Federasyonu...

Beşiktaş ve G.Birliği arasında 90 dakika boyunca kimin daha iyi oynadığını tespit etmek mümkün değildi. Kadrolara baktığımız zaman gerek Rıza Çalımbay'ın, gerekse Ziya Doğan'ın en iyi 11'lerini sahaya sürdüğünü gördük.

Her zaman anlatırız, şu işleri popülizm yapmadan dillendirin diye. Kuralı bir kere daha hatırlatalım. İşler kötü gitti mi önce teknik adam, sonra yönetimler gider.

Rıza Çalımbay'ın ilk maçında görünen tek değişiklik, takımın savunma sırasında 4 - 4 - 2 oynaması, hücumda da 3 - 5 - 2 düzeninde yerleşmesi oldu. "Bir işe yaradı mı?" diye soracak olursak, ağır saha koşullarında cevap vermek zor oldu dün akşam için.

Tomas ve Song paralarını istediler ve idmana çıkmadılar... Hagi veryansın etti, sonra yumuşadı... Özhan Canaydın "Para yok" dedi... Ergun Gürsoy sinirlerine hakim oldu...

Yukarıdaki başlık bir düşünce platformunun adı. Bu platform şimdiye kadar bildiğiniz, kulüplerin seçim sırasında oluşturduğu muhalefet gruplarından değil.