İstanbul'u bir tehlike daha bekliyor: Marmara'da bu krizin geri dönüşü yok

İstanbul'da düzenlenen Marmara Belediyeler Birliği toplantısında, yetersiz arıtma, sanayi kirliliği ve artan müsilaj tehdidine karşı acil tedbirler alınmazsa, bölgenin ekosisteminin geri dönüşü olmayan bir krize sürükleneceği bildirildi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Şu anda Marmara'da evsel atıkların ancak yüzde 51,7'si arıtılıyor, sanayi atıklarının ise yüzde 70'i doğrudan denize boşaltılıyor. Akarsularımız zehir kanalına dönmüş durumda" dedi.
Marmara Belediyeler Birliği (MMB), 50. kuruluş yılı kapsamında düzenlenen 103. Meclis Toplantısı'nı İstanbul'un Üsküdar ilçesindeki Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde yaptı. Toplantı, İstiklal Marşı'nın okunması ve MMB'nin kuruluşunu anlatan sinevizyon gösterimiyle başladı.
Toplantının açılışında konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Marmara Denizi'ni konuşmak ve koruma altına almak amacıyla düzenlenen toplantıya ev sahipliği yapmaktan onur duyduklarını belirterek Marmara'nın yalnızca bir deniz değil, ekosistem ve kültürel hafıza alanı olduğunu söyledi.
Dedetaş, 1975'te Marmara ve Boğazlar kıyısındaki 45 belediyenin iş birliğiyle kurulan birliğin çevresel anlamda da öncü bir misyona sahip olduğunu belirterek Marmara Denizi'nin korunması ve sürdürülebilirliği için bilimsel veriye ve ortak akla dayanan adımlarla çalışmaların sürdürüldüğünü dile getirdi.
Marmara Belediyeler Birliği tarafından hazırlanan Marmara Denizi Eylem Planı'nın müsilaj sorununu kapsamlı biçimde ele aldığını ifade eden Dedetaş, "Marmara Denizi'ni günübirlik çözümlerle değil, bilimsel temelli, çok paydaşlı, uzun vadeli bir anlayışla koruyabiliriz" dedi.
"MARMARA DENİZİ'Nİ KORUMAK, GELECEĞİMİZİ KORUMAKTIR"
Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, MBB'nin 50. yılındaki ilk meclis toplantısını gerçekleştirmenin gururunu yaşadıklarını söyledi.
Bozbey, 1975'te Marmara Denizi ve Boğazların korunması amacıyla kurulan birliğin, o günden bu yana çevre bilinci, demokratik yerel yönetim ve katılımcılığın savunucusu olduğunu belirtti. Artan çevre sorunları ve müsilaj tehdidi karşısında kararlılıkla çalıştıklarını vurgulayan Bozbey, "Marmara Denizi'ni korumak, sadece bugünü değil çocuklarımızın geleceğini de korumaktır" ifadesini kullandı.
Bozbey, 2021'de ilan edilen Marmara Denizi Eylem Planı'ndaki birçok hedefin hala tamamlanmamış olmasının ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade ederek, ileri biyolojik arıtma sistemlerinin yaygınlaştırılması ve merkezi yönetimin desteğinin kritik önem taşıdığını söyledi.
Marmara Denizi'nin giderek artan kirliliğine dikkati çeken Bozbey, "Marmara Denizi artık can çekişiyor. Taşıma kapasitesi doldu. Geri dönüşü olmayan bir yola girmemek için birlikte hareket etmeliyiz" dedi.
"MARMARA DENİZİ ARTIK TAŞIMA KAPASİTESİNİ AŞMIŞTIR"
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, Marmara Denizi'nin bilimsel geçmişi ve bugünkü durumuyla ilgili bilgiler paylaştı. Gazioğlu, Marmara'nın küçük ama etkisi büyük, iki tabakalı ve son derece dinamik bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Boğazlardaki akıntı sistemlerinin hayati önem taşıdığını belirten Gazioğlu, İstanbul Boğazı'ndan saniyede 8 olimpik havuzluk suyun Marmara'ya aktığını, bunun ise denizin tazelenmesini sağladığını kaydetti.
Gazioğlu, "Marmara doğuştan astımlı bir denizdir, yani oksijen açısından fakir bir yapıya sahiptir. Bu durum 7 bin yıldır devam etmektedir. Marmara Denizi artık taşıma kapasitesini aşmıştır. Karadeniz'den gelen su, yüzeyi tazelese de alt tabakadaki durağan Akdeniz suyu ve artan kirlilik sistemi tıkamaktadır. Yönetilebilirlik için sınırların farkında olunmalı ve buna göre plan yapılmalıdır" ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Nuray Çağlar, 1970'lerden itibaren nüfus artışı, sanayileşme ve arıtmasız atık sularla birlikte Marmara Denizi'nde kirliliğin hızla arttığını söyledi. Müsilajın "görünür yüz" olduğunu ifade eden Çağlar, derin deniz deşarjlarının ve dip tarama malzemesi dökümlerinin deniz tabanındaki canlı yaşamını bitirdiğini ifade etti.
Çağlar, Marmara Denizi'nin doyum aşamasına geldiğini belirterek, atık suların arıtılmadan Marmara'ya deşarj edildiğini ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini dile getirdi.
"AKARSULARIMIZ ZEHİR KANALINA DÖNMÜŞ DURUMDA"
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın yüzeye çıkmadığında değil, var olduğunda büyük bir tehdit oluşturduğunu, bunun için acil önlemler alınması gerektiğini söyledi.
Sarı, deniz altında 30 metreye kadar inen müsilaj tabakalarının ekosistemi tehdit ettiğini belirtti. Dalgıçlar tarafından çekilen görüntülerde, su altının kar taneleri gibi uçuşan müsilaj parçalarıyla kaplı olduğunu kaydeden Sarı, "Müsilaj suyun altını tamamen kaplamış durumda. Işık aşağıya ulaşmıyor, ekosistem ciddi şekilde zarar görüyor" dedi.
Müsilaj oluşumunun üç temel sebebi olduğunu belirten Sarı, bunların yüksek deniz yüzeyi sıcaklıkları, durağan deniz koşulları ve aşırı kirlilik olduğunu ifade etti. Sarı, Marmara Denizi'nin su sıcaklıklarının 40 yıllık ortalamaya göre 3 derece yüksek olduğuna dikkati çekerek bu şartların devam etmesi halinde müsilajın kalıcı bir sorun haline geleceğini belirtti.
Çevre kirliliğiyle ilgili raporların eksiksiz hazırlandığını ancak uygulamada ciddi sorunlar olduğunu kaydeden Sarı, "Sadece belgelerle konuşarak Marmara'yı temizleyemeyiz. Şu anda Marmara'da evsel atıkların ancak yüzde 51,7'si arıtılıyor, sanayi atıklarının ise yüzde 70'i doğrudan denize boşaltılıyor. Akarsularımız zehir kanalına dönmüş durumda. Marmara Denizi'nin yükünü azaltabiliriz. Arıtma tesislerimizi tam kapasite çalıştırmalı, kaçak deşarjları önlemeli ve ulusal düzeyde farkındalık kampanyaları yapmalıyız" ifadelerini kullandı.