EYT’de doğrular ve yanlışlar -1-

Sesli Dinle
A -
A +
8 Eylül 1999’dan önce SGK’ya kayıt yaptırmış olanlar daha sonra kanunla yapılan ve emekli yaşını kademeli olarak yükselten bir değişiklikten etkilenmeden ve yaş sınırı olmadan emekli olmak istiyor. Erkeklerin 25, kadınların 20 yıl SGK primi ödenmiş olmasını emekli olmaya yeterli görüyor. Bunun kazanılmış hakları olduğunu söylüyor. Bir hukuk devletinde kanunun geriye yürüyemeyeceğini, dolayısıyla emeklilik yaşında değişiklik yapan kanunun kendilerini etkilemesinin insan haklarına ve hukukun hâkimiyetine aykırı olduğunu öne sürüyor.Bütün bu görüşler bence yanlış. Niye yanlış olduklarını aşağıda izah etmeye çalıştım.
 

1. Emeklilik bir insan hakkı mıdır?

EYT’liler tarafından ileri sürülen temel görüş, emekliliğin bir insan hakkı olduğu. Bu doğru değil. İnsan haklarına tüm insanların doğuştan ve eşit şekilde sahiptir. Her ne kadar son yıllarda hak kavramının cazibesinden ve ahlaki gücünden yararlanmak için olur olmaz her talebe hak adını vermek moda olduysa da hak kavramının orijinal anlamı ve muhtevası bellidir. Haklar genellikle negatif muhtevalıdır. Diğer insanlara pozitif bir yük bindirmez. Dolayısıyla, emeklilik bir insan hakkı değildir.

2. Emeklilik sözleşmeden doğan bir “hak”tır.

Emekliliğe olsa olsa sözleşmeden doğan bir “hak” adı verilebilir. Buradaki hak kelimesinin de klasik insan haklarıyla karıştırılmaması gerekir. Emeklilik doğuştan gelmez ve herkesi kapsamaz. Emeklilik hem tarih itibarıyla yenidir hem de sadece emekliliğe ilişkin sözleşmeye girenlere -yani SGK’ya prim ödeyenlere- verilebilir. Oysa insan hakkı için bir yere üye olmamız ve para ödememiz gerekmez.

3. Emeklilik yeni bir fenomendir ve bir gün ortadan kalkması da mümkündür.

Devlet öncülüğünde ve yönetiminde emeklilik sistemi daha ziyade son yüz elli yıl içinde ortaya çıkmış bir olgu. Doğmasında iki faktör etkili oldu: Ulus devletler ve kapitalizm. Kapitalizmin üretilmesini sağladığı olağanüstü zenginlik ve Alman politikacı Otto von Bismarck’ın yükselmekte olan sosyal demokrat hareketlere set çekme isteği sistemin ortaya çıkmasına yol açtı. Daha öncesinde elbette sivil toplumda emeklilik sigortası sistemleri vardı ve işlemekteydi. Ancak bunlar daha ziyade mikro ölçekliydi. Bismarck’ın başlattığı süreçte ulus devletler emeklilik sistemini hemen hemen tüm dünyada kontrol altına aldı, bir anlamda devletleştirdi.

4. Emeklilik bir sigortadır ve sigortanın genel hükümlerine tabidir.

Emeklilik bir sigorta türüdür. Ancak diğer sigortalardan bir farklılığı vardır. Bunu anlamak için onu örneğin kasko sigortası ile karşılaştırabiliriz. Kasko sigortayı araba sahipleri satın alır. Sigorta hâlihazırda hayatta olanlar arasında karşılıklı yardımlaşma için yapılan bir sözleşmedir. Katılanlar bir prim öderler. Aracı sigortada kapsanan bir zarar gören kişi bu primlerden oluşan fonlardan yararlanır. Emeklilik sistemi de aslında buna benzer. Ancak, arada bazı farklar vardır.

5. Emeklilik sigortası insanlar arasında yapılır, insanlarla devlet arasında değil.

Emeklilik sigortası hemen hemen üç nesil arasında yapılan bir sözleşmedir. Geçmişte çalışmış ve emekli olmuş insanlar, hâlen çalışmakta olan ve gelecekte emekli olacak kimseler ve gelecekte çalışacak insanlar. Emeklilik sisteminin özü budur. Ancak EYT’liler başta olmak üzere insanlar genel olarak emeklilik sözleşmesini devlet ile çalışanlar arasında yapılmış gibi görmeye yatkındır.

6. Emekli maaşları çalışan insanların ödediği SGK primlerinden karşılanır.

Bu çerçevede bugün çalışanlar geçmişte çalışmış ve emekli olmuş kimselerin maaşını öderler. Gelecekte çalışacak kimseler ise bugün çalışıp zamanı gelince emekli olacak kimselerin maaşını ödeyecektir. Sistem bu şekilde akar gider. Bu ilişkiye aktüeryal denge denir. Dengenin bozulması prim-maaş dengesini de bozar ve SGK sistemi dışarıdan desteğe muhtaç hâle gelir. Devletin sistemin patronu havasında görülmesi de destek çağrılarının devlete yöneltilmesine yol açar.Açıklamalarıma cuma günü devam edeceğim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.