Şimdi size akıllara durgunluk veren bir tehlikeden bahsedeceğim. Devre mülk mağdurları üzerinden anlatacağım ama sadece devre mülk olarak düşünmeyin.
Devre mülk genellikle belli yaşın üstünde insanların tatil çözümüdür malumunuz. Genellikle de şifalı sularıyla bilinen bölgelerde, kaplıca tesisleri içinde yapılır.
Bir amcamızı düşünün, bir devre mülk projesine para yatırmış. Sonra ya tesis yapılmamış, ya işletilememiş, özetle parası gitmiş. Amcamız da avukata vermiş, sadece bu amcamız değil yüzlerce insan davasını açmış, ama elbette kapı duvar.
Şimdi sıkı durun. UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) üzerinden bu davaların mağdurlarının isimlerini, telefonlarını alıyorlar. Sonra da sırayla aramaya başlıyorlar.
“Amcacığım senin bu yarıda kalan devre mülk alımın yahut dolandırıldığın devre mülk işini çözmenin bir yolunu bulduk. Biz şu şehirde şu ilçede bir devre mülk projesi yapıyoruz. Senin alacaklarını oradan tazmin edip sana bizim projeden devre mülk vereceğiz. Paranı kurtaracağız”.
Amca zaten ailesine mahcup, kendisi mağdur. Belki eşinden, belki çocuklarından, belki çevresinden bir sürü laf işitmiş, istihzaya maruz kalmış. Fırsat bu fırsat diyor, gidiyor görüşmeye.
“Amca” diyorlar, “Sen şimdi bu iki sözleşmeyi imzala, bu tapuları al, biz de bu tapuları gösterip diğer taraftaki haklarının devrini buraya kaydıralım”. Tamam, peki nasıl olacak bu iş diyor amcamız.
“Bu sözleşmeleri yapmak için bize kartını ver” diyorlar. Amcamız veriyor, oraya kadar gelmiş, aktif, canlı bir devre mülk projesini de görmüş, umudu yeşermiş. Alıyorlar karttan 200 bin lira.
“Amca kartın limiti bitti ama bir 200 bin daha limit lazım ama hiç sorun yok ben şimdi bankacımı arıyorum sana hemen bir kredi çıkarıyor.”
İşte burada beni en çok şaşırtan noktasına geliyoruz. Telefonun ucunda X bankasının şubesinden bir yetkili. Bu arada bu banka gerçek bir banka. Yetkililerin ulaşması durumunda bankanın ve şubenin bilgilerini vereceğim. Amcaya telefonda, bakın şubeye filan gitmeden, telefonda krediyi çıkarıyor saniyeler içinde. Hop, para hesapta.
Bu bahsettiğimiz amcamız 73 yaşında. 73 yaşında bir insana telefondan kredi çıkarıyorsunuz, bu amcaya “Amca dolandırılmadığından emin misin?” diyeceğinize, oradaki satıcıyla iş birliği içinde harala güreleye getirip krediyi onaylıyorsunuz. Kimse kusura bakmasın, bunda iyi niyet hiç ama hiç görünmüyor.
Paralar amcanın hesabına düşüyor. Satışçı el çabukluğuyla onu hesabına aktarıyor. Satış tamam. Amca hiç düşünmediği, hiç almak istemediği bir yerden devre mülk almış oluyor.
“Amca” diyorlar, “Şimdi biz senin dolandırıldığın önceki devre mülk için elimizden geleni yapacağız, al şimdi bu tapuları, güle güle”.
Daha sonra bu amcamızın oğlu öğreniyor ve gidip işletmeye hesap soruyor. Cevapları: “Biz babanızı dolandırmadık, mal sattık”.
Hatta oradan bir kadın çalışan şöyle diyor. “Bence babanızın telefon numarasını değiştirin, yoksa çok arayan olur.”
Çıkarılacak dersler
1- Buradaki dolandırıcılığın literatürde bir adı var. "Kurtarıcı" Dolandırıcılığı deniyor buna. En büyük tehlike, zaten düşmüş olana bir tekme daha atılmasıdır. Bir kez dolandırılan veya mağdur olan kişi, "potansiyel av" listesine girer. Dolandırıcılar, kişinin parasını kurtarma umudunu (batık maliyet yanılgısı) kullanarak onu ikinci kez, daha büyük bir batağa çekerler.
Ders: "Eski zararınızı tazmin edeceğiz", "Paranızı kurtaracağız" diyerek gelen telefonlara karşı ekstra şüpheci olunmalıdır. Gerçek hukuk sisteminde böyle bir "telefonda çözüm" mekanizması yoktur.
2- Bankacılık sistemindeki zaaf ve "iş birlikçi" tehlikesi. 73 yaşındaki birine telefonda, şubeye gitmeden anında kredi çıkması, sistemin sorgulanması gereken en karanlık noktasıdır.
Denetim eksikliği ve kötü niyet: Normal şartlarda yaşlı vatandaşlara kredi verilirken akli meleke kontrolü veya kefil istenirken, burada "içeriden" bir desteğin olduğu açıktır. Bankacılık personelinin satış kotaları uğruna veya doğrudan çıkar ilişkisiyle dolandırıcılığa alet olması büyük bir risk faktörüdür.
Ders: Banka çalışanı bile olsa, telefonda yapılan hızlı finansal işlemlere güvenilmemelidir. Özellikle yaşlı bireylerin bankacılık işlemlerine (mobil bankacılık limitleri, kredi onay süreçleri) aile tarafından kısıtlama veya çift onay mekanizması getirilmelidir.
3. Duygusal manipülasyon ve mahcubiyet: Amcanın ailesine karşı duyduğu mahcubiyet, dolandırıcıların en büyük sermayesidir.
Yalnızlaştırma politikası: Mağdur "Bu sefer başaracağım ve aileme paramı kurtararak gideceğim" umuduyla hareket eder. Dolandırıcılar bu psikolojiyi bildikleri için mağduru yalnız yakalar ve ailesine danışmasına fırsat vermeden işlemi bitirir ("Harala gürele" taktiği).
Ders: Aile büyükleriyle, onları yargılamadan, suçlamadan iletişim kurmak hayati önem taşır. "Ne yaparsan yap yanındayız" mesajı verilmezse, yaşlılar hatalarını telafi etmek için gizlice riskli adımlar atabilirler.
Şimdi böyle yazılar yazdığımda “Yol öğretme” diyenler oluyor, vallahi öyle yollar bulmuşlar ki, öyle teknikler geliştirmişler ki, bizden çok ilerideler. Bizim birbirimizi uyarmamız, destek olmamız lazım.
Yapay zekâ ile öyle teknikler çıkaracaklar ki, en yakınımız bizi görüntülü arayıp “bana acil para gönder” diyecek de gerçeğinden ayırt edemeyeceğiz. O yüzden idmanlı olmamızda fayda var.
Ömer Ekinci'nin önceki yazıları...