Dinle
Kaydet
Türkiye Gazetesi
Taharet musluğu
0:00 0:00
1x
a- | +A

Öğrencileri İngiltere’ye götürmüştük. Heathrow havalimanında bir öğrenci “Hocam, ben bir tuvalete gidip geleceğim” dedi.

Gitti ve biraz sonra geri geldi. Yüzü bayağı asıktı. “Hocam, bendeki de şans ya!” dedi.

“Ne oldu?” dedim.

“İçeride dört kabin vardı ama dördü de arızalı” dedi. “Hiçbirisinde şey yok.”

“Ne yok?” dedim.

“Taharet musluğu.”

Gruptan birkaç kişi kıkırdadı. Ben de “Bu Batı dünyasına yayılmış genel bir arıza oğlum” dedim. “Hepsi öyle yani.”

Çocuk şaşırdı. “Gerçekten mi hocam?” dedi gözlerini kocaman açarak. “Neden ama?”

Verecek bir cevabım yoktu. Hâlâ da yok. Düşünüyorum ne olabilir diye. Bulamıyorum.

Daha önce de bu konu üzerinde düşündüm. Birkaç kişiye sordum hatta. “Rahat mısınız böyle? Suya sabuna dokunmadan yaşıyorsunuz” dedim. “Çok rahatız, sıkıntı yok” dediler.

Bu konu hakikaten gündemlerinde hiç yok. Çok garip!

***

Bir arkadaşım vardı, Avrupa'ya gitmeden önce tecrübelilerden taktik almış. “Yanında hep bir şişe su bulunsun” demişler. Arkadaş da ilk ihtiyaç molasında bir yerden su almış. Ama Avrupa'da su isteyince genelde maden suyu veriyorlar. Gazlı olanlardan yani.

Detaylara girmeyeceğim ama arkadaş ciddi sıkıntı yaşamış.

Ben de yurt dışına çıktığımda iki şişe suyla geziyorum. Sırt çantamın bir gözünde ihtiyaç için bir şişe su. Diğer gözünde içme suyu. Ama aklım sürekli orada. Hangisi hangisi?

Karıştırmayayım diye gün boyu tedirgin geziyor, hacet-i def edeceğim diye resmen telef oluyorum...

İki şişeli hayat çok zor yani.

***

Bir de Avrupa'daki bazı tuvaletlerin kapıları var. Tam bir felâket. Çit gibi. Alanı koruyor ama "manzarayı" engellemiyor! Oturduğun yerden geleni geçeni bayağı görüyorsun, onlar da seni görüyor. Kapı tıklatmaya, öksürmeye falan gerek yok. Bakarak kabin seçiyorlar.

Mahremiyet kavramının Batı dillerine çevrilmemiş olması lazım. Çünkü yok. Bir insanlık durumu bu kadar pervasızca sergilenebilir mi?

***

Bir keresinde Güney Kore’ye gitmiştik. Orada tuvaletlerde bu işi çözmüşler diye okumuştum. Ben de o rahatlıkla gittim. Ama orası da işi abartmış. Klozetin yanında NASA kontrol paneli gibi bir şey var. Bir sürü tuş, LED ışıklar, ayarlar, modlar... Yanlış bir tuşa basmayalım diye önden yarım saat çalışıp, notlar alıp öyle girmiştim içeri.

Sonuç olarak şunu söyleyeyim: Yurt dışına çıkarken bavulunuzu hazırlarken pasaport, para, cep telefonu kadar önemli bir şey daha var: Taharet musluğu stratejiniz…

Çünkü ne kadar güzel yerler gezseniz ne kadar kültürel tecrübe yaşasanız da def-i hacet gündemi seyahat coşkusunu gölgeliyor.

Eğitimle ilgili bir köşede bunlardan bahsetmek belki biraz ayıp oldu ama yazmam gerekiyordu. Kusura bakmayın.

Bence Batılılaşmanın önündeki en büyük engel "taharet musluğu"dur. Hiç daha derinlere inmeyin!

Salih Uyan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR