Gülçin Anmaç 11 ülkedeki Osmanlı mirasını resmetti: Rumeli'deki kayıp eserler minyatürde
Usta sanatçı Gülçin Anmaç, 11 Balkan ülkesindeki 35 Osmanlı yadigârını, minyatürlerine taşıdı. Ortadan kaldırılan yapıları da arşivlere başvurarak resmeden Anmaç “Balkanların bizdeki hâli, en güzeliydi ve o şekliyle eserlerimde yeniden sundum” diyor.
- Gülçin Anmaç'ın "Rumeli'de Osmanlı İzleri" sergisi Tophane-i Âmire Kültür ve Sanat Merkezi'nde açıldı.
- Sanatçı, Balkan kökenlerinden ilham alarak Osmanlı mimari eserlerini minyatür sanatıyla yeniden görünür kılıyor.
- Sergi, 11 ülkede 29 şehirdeki 35 ayrı mimari eseri, kaybolanlar da dahil, tarihî kaynaklarla resmediyor.
- Amaç, Osmanlı'nın Balkanlar'daki kültürel ve mimari mirasını hatırlatmak, medeniyet coğrafyasını vurgulamak.
MURAT ÖZTEKİN- Mostar Köprüsü, Priştine Fatih Camii, Filibe Osmanlı konakları, Gazi Hüsrev Bey Camii ve diğerleri… Osmanlı İmparatorluğu, bazı şehirlerine beş asır hâkim olduğu Balkan coğrafyasına, kültürü gibi mimari eserlerini de nakşetti. Zarif camiler, gönülleri buluşturan köprüler, medreseler, saat kuleleri ve çarşılar inşa etti. Ancak Osmanlıdan sonra çalkantılı günler geçirip zaman zaman dikta rejimlerinin kurulduğu Rumeli’de Türklerin inşa ettiği yapıların bir kısmı bugüne ulaşamadı.
Minyatür sanatının usta isimlerinden Gülçin Anmaç ise bir zamanlar atalarının yaşadığı Balkan coğrafyasına yüzünü çevirerek Osmanlı eserlerini tarihî kaynaklar doğrultusunda tekrar yorumladı. Bu eserler ise Tophane-i Âmire Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılan “Rumeli’de Osmanlı İzleri” sergisinde bir araya geldi.
Osmanlı dinî ve sivil mimari örneklerini minyatür sanatının incelikli üslubuyla yeniden görünür kılan sergi, Balkanlardaki izlerimizi hatırlatıyor.
ANNEM BABAM RUMELİ KÖKENLİ
Türkiye gazetesinin sorularını cevaplayarak kendisinin kökenlerinin de Balkanlara dayandığını söyleyen sanatçı Anmaç “Anne tarafım Bulgaristan’daki Eski Cuma, baba tarafım ise Yunanistan’dan gelme. Tabii, bunu şu anki sınırlarla söylüyoruz. Fakat aslında hepsi zamanında Osmanlı topraklarıydı. Balkan kültürü, çok yakın olduğum bir kültür. Bu yüzden eserleri zevkle çalıştım” diyor.
O ESKİ RUH HÂLÂ YAŞIYOR
Sergide 11 ülkedeki 29 şehirde yer alan 35 ayrı mimari eseri minyatür olarak resmettiğini kaydeden Anmaç “Eserlerini yaptığım şehirlerden yarısına gitme fırsatı buldum. Üsküp gibi Osmanlının izlerinin fazla olduğu yerlerde ise Safranbolu’ya gitmiş gibi hissediyorsunuz. Yani o eski ruh yaşıyor” diye konuşuyor.
Buna rağmen Balkanların Osmanlıdan ayrılmasından sonra bazı tarihî eserlerin sahipsiz kaldığını ve günümüze ulaşamadığını kaydeden Anmaç, İskeçe Eski Cami gibi artık var olmayan eserleri ise arşivlerdeki bilgi ve görseller üzerinden araştırarak resmettiğini söylüyor. Usta minyatür sanatçısı bunu şu sözlerle anlatıyor: Bir kısmı olmayan eserlerin görsellerine ulaşıp eskiden olduğu gibi çizdim; kaybolan kitabeleri yerine koydum, yıkılan köprüleri çizerek onardım. Tamamen olmayan Türk evleri gibi yapıları ise fotoğraflarını bularak resmettim. Böylece belge niteliğinde çalışmalar ortaya çıktı. Osmanlı Devleti gittiği yere medeniyet götürmüş, İslam’ı sevdirecek sanatları da taşımış. Biz de Osmanlının izlerini, “Osmanlı resim sanatı” olarak tabir edebileceğimiz minyatürle yaptık. Bu eserlerin hepsinde pozitif bir bakış var. O eserlerin en iyi durumda olduğu günleri düşünerek minyatürler yaptım. Balkanların bizdeki hâli, en güzeliydi ve o şekliyle sunmaya gayret ettim.
MEDENİYET COĞRAFYAMIZI UNUTMAYALIM
Medeniyet coğrafyamızı yeniden hatırlamaya ihtiyacımızın olduğunu kaydeden Anmaç “Aslında Osmanlının gaza ruhuyla ilerlediği ve göz bebeği olarak gördüğü noktalarda bizim hâlâ izlerimiz var. Tarihe bugünkü sınırlarımızla baktığımızda bakış açımız çok daralıyor. Biz aslında çok büyük bir coğrafyada izleri olan bir devletin devamıyız. O yakınlığı unutmamamız gerekiyor. Orada bıraktıklarımızın da gönülleri bize uzak değil” ifadelerini kullanıyor.
ARAŞTIRMA YAPMADAN MİNYATÜR ÇİZMİYORUM
Sanatçı Gülçin Anmaç, minyatürlerini yapmadan önce uzun araştırmalarda bulunduğunu söylüyor. Anmaç “Fırçayı elime almadan önce akademik yayınları okuyor, arşivlerdeki görselleri inceliyorum. Bunlar çoğu zaman minyatürü yapmaktan daha fazla zamanımı alıyor” şeklinde konuşuyor.
