Mevlâna söyledi, sanatçılar süsledi: İhtişamlı Mesneviler
En eskisi 700 sene önceye tarihlenen farklı sanatlarla bezenmiş 65 Mesnevi, Rami Kütüphanesi’nde açılan “Mana ve Nakış” adlı sergide bir araya geldi. TÜYEK Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, en eski müzehhep Mesnevi’nin de yer aldığı serginin daha önce görülmemiş zenginlikte olduğunu söylüyor.
- "Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler" sergisi, Türkiye Yazma Eserler Kurumu tarafından Rami Kütüphanesi'nde ziyarete açıldı.
- Sergi, 14. yüzyıldan 19. yüzyıla ait, farklı coğrafyalardan 65 nadide el yazması Mesnevi nüshasını bir araya getiriyor.
- Mevlâna'nın vefatından dört buçuk yıl sonra, 1278'de Konya'da istinsah edilen, eserin en eski tezhipli nüshası da sergide yer alıyor.
- Koleksiyon, Mesnevi'ye verilen önemi ve İslam dünyasındaki kitap sanatlarının, özellikle tezhip sanatının zaman içindeki gelişimini gözler önüne seriyor.
- TÜYEK Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, serginin dünyada eşi benzeri olmayan bir koleksiyonu ilk kez bir araya getirdiğini belirtti.
MURAT ÖZTEKİN - Mevlâna Celaleddin-i Rumi, “Mesnevi” adlı tasavvuf klasiğini, beyitlerle meydana getirdi. 25 bin 700 beyitten oluşan eserde mana ile edebî sanatlar buluştu. Ancak insanlara manevi rehber olan bu eser, başka sanatlarla da birleşti. Mesnevileri usta hat sanatçıları yazdı, müzehhepler sayfalarını süsledi, ciltlerini usta mücellitler yaptı. Sayfalarına ebru ve minyatür işlenen nüshalar da oldu. İşte en ihtişamlı Mesneviler, bugünlerde bir sergiyle gün yüzüne çıkıyor.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu’nca (TÜYEK) hazırlanan “Mana ve Nakış: Müzehhep Mesneviler” adlı sergi, Rami Kütüphanesi’nde ziyaretçilerle buluşuyor. Konya, Semerkant, Şîraz, Tebriz, Herat, Üsküp, Niğde, İstanbul ve Bağdat gibi merkezlerde istinsah edilmiş 65 eserin yer aldığı sergide; 14. asırdan 19. asra uzanan nadide el yazması Mesneviler görülebiliyor.
Onlar arasında eserin en eski tezhipli nüshası da yer alıyor. Bu eserin Mevlâna’nın vefatından yalnızca dört buçuk yıl sonra, 1278’de Konya’da istinsah edildiği biliniyor. Yaklaşık 700 seneden derlenen el yazması kitaplar hem Hazreti Mevlâna’nın eserine verilen önemi gösteriyor hem de İslam dünyasının kitap sanatlarındaki gelişimini…
Sergi yazma eserlerin üzerindeki tezhip sanatının tarihini de görünür kılıyor. Erken dönemlerde sade düzenlerin hâkimken 14. ve 15. yüzyılda İran-Anadolu üsluplarının iç içe geçerek zengin örnekler ortaya çıkıyor. 16. asırda ise klasik Osmanlı tezhibi zirveye ulaşarak Mesnevilerin ihtişamlı şekilde süslendiği görülüyor. 18. ve 19. yüzyıllarda ise natüralist çiçekler ve barok etkileşimler öne çıkıyor.
MESNEVİ BİZİM HÜLASAMIZ
Sergiye dair Türkiye gazetesinin sorularını cevaplayan TÜYEK Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, Mesnevi eserinin önemine dikkat çekerek “Mesnevi, Mevlâna gibi büyük bir İslam mutasavvıfının İslam inancını farklı boyutlarıyla ortaya koyduğu, dünyada da büyük kabul gören eseridir. Bugün de Mesnevi ile ulaşamayacağımız kimse yoktur. Dolayısıyla Mesnevi bizim hülasamız, mazimiz ve istikbalimizdir. Mevlâna’yı ve eserini anlamadan bizi anlayamazsınız, Osmanlıyı anlayamazsınız” diyor.
Muhtevasının zenginliği ve müellifi ne duyulan hürmetten ötürü Mesnevi’nin hep el üstünde tutulduğunu ve her zeminde okunduğunu söyleyen Dr. Yılmaz “Eskiden dergâhlarda, medreselerde, ulema meclislerinde ve hatta sarayda Mesnevi okunuyordu. Sultan Abdülmecid devrinde ise Mesnevi okunması için Fatih’te özel olarak Mesnevihane tekkesi bile açılmıştı” diye konuşuyor.
DÜNYADA EŞİ YOK
Coşkun Yılmaz, serginin farklı Mesnevileri bir araya getirmesi itibarıyla önemli olduğunu kaydederek “Bu sergi esas itibarıyla dünyada şimdiye kadar görülmemiş, bundan sonra kolay görülemeyecek bir sergi. Dünyadaki en eski müzehhep Mesnevi nüshası da sergide yer alıyor. Seçilen eserlerde tezyinat öne alındı ama kâğıdıyla, cildiyle ve hattıyla da çok önemli olan Mesneviler tercih edildi. Bu sanatlı kitaplar, kolay hazırlanabilecek eserler değil. Bunlar, esas itibarıyla yüksek kültürlü ve varlıklı hamilerin özel siparişle yazdırdığı eserler” ifadelerini kullanıyor.
Serginin açılışında gazetemize açıklamada bulunan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı ve Mesnevi mütercimi Derya Örs ise “Bu kitaplarda sadece yazı değil sanat da var. Mesneviler birçok gelenekli sanatımızın yaşatılmasına da vesile olmuş. Mesnevi yazıldığı günden beri bir ilham kaynağı. Her seviyeden insana hitap eden eserden sanatçılar da beslendi. Zaten geçmişten günümüzde Mevlevi şeyhlerini birçoğu hat gibi sanatlarla uğraştı” diyor.
