Şüphe var ama inceleme yok! Sahte resimleri araştırmaya bile çekiniyoruz

Sanat dünyasında maziden bugüne birçok sahtecilik vakası yaşandı. Büyük meblağlara satılan usta ressamların tabloları da sahtecilikten nasibini aldı! Bu konuda akademik çalışmalar yapan araştırmacı ve konservatör Betül Küçük, dünyadaki resim sahteciliği üzerine enteresan bilgiler verdi.
MURAT ÖZTEKİN - Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından geçtiğimiz cuma günü Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen “Sanatta Sahtecilik: Vak’a İncelemeleri Üzerinden Sahtecilik Stratejileri ve Motivasyonları” adlı konferansta, geçen asırda Avrupa’da sahte eserler üreten Han Van Meegeren ve Eric Hebborn gibi isimlerin zihin dünyaları masaya yatırıldı.
SAHTECİLİĞİN YÖNTEMLERİ ÇOK
Farklı usullerle sanat sahteciliği yapıldığını anlatan araştırmacı ve konservatör Betül Küçük “Her sahtekâr, farklı bir strateji belirleyebiliyor. Ancak temelde hepsinin sanat tarihi bilgisi olduğu görülüyor. Mesela Han Van Meegeren, eserlerini kopyaladığı ressam Vermeer’in tüm tablolarını, dönem özelliklerini, hayatını ve eksikliklerini biliyor. Meegeren, onun gibi eserler yapabilmek için dört sene boyunca atölyesinde kendisini hazırlıyor, eserlerini özgün kabul ettirebilmek için sergi kataloğu gibi sahte belgeler de üretiyor. Meegeren tabloları eski gibi göstermek için de birçok yola başvuruyor. Sahtecilerin motivasyonlarının arasında sadece maddi kazanç elde etme arzusu yok; başkalarını aldatmanın getirdiği tatmin ve tanınma isteği de önemli” diyor.
Batı’nın aksine Türkiye’de bugüne kadar sanattaki sahteciliklerin yeterince bilimsel araştırmalara mevzu olmadığına temas eden Küçük “Sahteciliğe dair çalışmalar sanat dünyasında güvenin sağlanması için oldukça önemli. Avrupa’da ve ABD’de sanat sahteciliği ile ilgili akademik kadroların olduğu, teknik laboratuvarların kurulduğu ve bu konuda uzmanların istihdam edildiği görülmekte. Türkiye’de ise bu konuda kurumsal bir yapıdan henüz söz edilemiyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Betül Küçük, ülkemizde sahte eser tespit edilip edilemediğine dair soruya ise şu şekilde cevap veriyor: “Türkiye’de de sahte eserler vardır diye düşünüyorum. Şüpheli olduğunu duyduğumuz eserler de oluyor. Ancak bunları bilimsel kökende araştırmaktan biraz çekiniyoruz. Çünkü Türkiye’deki literatürde de bir örneğe rastlayamıyoruz. Yabancı literatürü taradığımızda ise bunlarla ilgili çok fazla şey buluyoruz. Onlar sahte eserleri kanıtladıklarında bundan gurur duyuyorlar.”
Küçük, buna rağmen Türkiye’de sahteciliğe karşı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çalışmalar yapılıp ilk adımların atılmaya başladığını söylüyor.