Topkapı Sarayı'nda yeni sergi: Mabeyn yolu çini galerisi oldu
Topkapı Sarayı'nda Mabeyn bölümü ile Harem-i Hümayun arasındaki geçit dikkat çeken bir sergi alanına dönüştürüldü. "Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi" olarak düzenlenen alandaki çiniler Osmanlı estetiğine dair çarpıcı detaylar barındırıyor.
Galeri, İznik'ten Kütahya'ya uzanan çini sanatındaki üslup ve teknik dönüşümü tek rota üzerinde izlenebilir kılıyor. Tematik yerleşim sayesinde ziyaretçiler, saray mimarisindeki kullanım bağlamını ve çini üslubundaki değişimi adım adım takip edebiliyor.
Topkapı Sarayı çinilerinin önemli bir bölümü, 2018'e kadar Harem'de dağınık depolarda saklanıyordu. Milli Saraylar, 2 bini aşkın kasada muhafaza edilen çinileri, Aziziye yapılarında kurduğu iki depoya taşıyarak saklama alanını 700 metrekareye çıkardı.
Dört yıl önce kurulan Çini Restorasyon Atölyesi ile tasnif ve belgeleme çalışmaları başlatıldı. Çalışmalar kapsamında 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı. Çini galerisi seçkisi de bu çalışmaların sonucunda oluşturuldu. Restorasyon ihtiyaçları için depolarda eşleşen parçaların tespiti ise sürdürülüyor.
Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi, 16. yüzyılın İznik merkezli klasik üslubundan 17. yüzyıldaki dönüşüm ve çeşitlenmeye, 18. yüzyılda Avrupa etkilerinin belirginleştiği Kütahya üretimine uzanan çizgiyi bir arada sunuyor. Lale, karanfil, sümbül, hatai gibi motifler ile dönemsel manzara ve figüratif sahneler, estetik evrim ve kültürel etkileşim perspektifiyle izlenebiliyor.
Galeri duvarlarında Osman Gazi'den Sultan II. Selim'e uzanan padişah adlarının sıralandığı iri yazılı çiniler yer alıyor. Ayrıca 11. yüzyılda Tunuslu şair İbnü'n Nahvi tarafından kaleme alınan "Kaside-i Münferice"den seçilmiş beyitlerin işlendiği çinileri de görebiliyor.
"UNUTULMUŞ BİR MEKANDI"
Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, galerinin açılışında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Mabeyn Yolu'nun Topkapı Sarayı'nın gizemli köşelerinden bir tanesi olduğunu belirterek, "Burası padişahın özel kullandığı dairelerle, haremi birbirine bağlayan çok önemli bir koridor ama daha sonraki yüzyıllarda kullanım dışında kalmış ve uzun yıllar unutulmuş bir mekandı." dedi.
